"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Engelleri aşalım

Raşit YÜCEL
26 Aralık 2018, Çarşamba
Bir insanın hayat prensiplerini anlatır Bediüzzaman Hazretleri. Önündeki engellerin nasıl aşılacağını anlatır...

“Münâzarât” adlı eserinde, bir asır öncesinde ümitler saçar dünyamıza. Hayatın bir faaliyet olduğunu müjdeler. Şevkin ise ”bineği” olduğunu ifade eder. Yani, bunu bir vasıta olarak görür. 

Bu şevk ile hayat meydanına çıktığı zaman önüne ümitsizlik çıkar... İnsanın şevkini ve moralini bozar. Buna “lateknetu” âyetini karşısına çıkarır. Yani (ümidinizi kesmeyin) buna bir kılıç darbesi vurur adeta. Ardından, Hakk’ın hizmetinin yerini alan ”meylittefevvuk” istibdadı hücuma başlar. Kendisini “tek seçimlik“ düşüncesi baskısı önüne geçer. Her bir şeyi kendisinin bildiğini, başkalarına haşerat nazarıyla bakma anlayışı hâkim olmaya başlar.

Halbuki Bediüzzaman Hazretleri ”İstibdat hangi suretle gelse ona sille ‘tokat’ vuracağım, velev Meşrûtiyet libasını giyse dahi” hakikatini bizlere hatırlatır. Şevkle giden insanı adeta atından düşürmeye çalışır.

Buna karşı ”Allah için olunuz” müjdesi karşımıza çıkar. Her bir şeyi ALLAH’IN RIZASI için yapanın önüne çıkarılır.

Bu engeli önüne koyana “düşman” yakıştırmasını yapar. Arkasından bir engel daha çıkartılır. Basamakları tek tek çıkması gereken insan aceleci tavırlarıyla hedefe giderken kendisini tehlikenin içinde bulur. 

Halbuki, bunu yaparken; “Bir şeye geç başlayıp, geç bırakmak” düsturunu unutur. Bu, ehl-i himmetin ayağını kaydırır. 

Sonra “sabırlı olun, sabır yarışında düşmanlarınızı geride bırakın” (Al-i İmran Sûresi, 200) ışığı karşımıza çıkar. 

Engeller bunlarla kalmaz.. “Fikri infiradî ve tasavvuru şahsî” karşımıza çıkar. Kendi görüşünden başkasının isabetli görüşünü nazara almaz. Ona da şu önemli düsturu gösterir: “İnsanların en hayırlısı, insanlara en çok faydalı olandır.”

Engeller devam eder. 

Sonra başkasının tembelliğinden fırsat bulup, hizmetten elini eteğini çekmeye başlar. “Bu hizmetleri hep ben mi yapacağım?” anlayışı hâkim olmaya başlar.

Sonra, başka bir engel karşısına çıkar: “İşi biri birine havale etmek” denilen bir tehlike karşımızdadır. Bu gaddar bir tehlikedir. Himmet sahibinin elini tutup oturtturur. Buna karşı yine “Siz doğru yolda oldukça, sapıtmış olanlar size zarar veremez” (Maide Sûresi, 105) dermanı imdadımıza yetişir. “Bir kimsenin kıymeti, himmeti nisbetindedir” hakikatini de unutmamalıyız.

Bir engel daha karşımıza çıkar. “Allahın vazifesine müdahele“ tehlikesi önümüzdedir. Halbuki “insan kendi vazifesini eksiksiz yapıp, Allah’ın vazifesine karışmamak“ düsturu bizi oldukça rahatlatır.

İşin en tehlikeli şeyi karşımıza çıkar. “Umum meşakkatin anası ve yuvası olan, meylürrahat” kangreni önümüzdedir. Bu bizi zindan-ı atalete atan en dehşetli bir düşmandır. Son olarak Bediüzzaman buna karşı: “Evet, size meşakkatte büyük rahat var. Zira fıtratı müteheyyic (heyecan, coşkunluk) olan insanın rahatı yalnız say ve cidaldir (mücadeleci çalışma).”

İşte, bu engelleri aşmakla hizmetlere daha sıkı ve şevk ile sahip çıkıp “sahipler ve varisler nişanına sahip olabiliriz. Üstadımız, ”havalecilik, tembellik, nemelazımcılık, mazeretçilik hastalığını” hiç sevmezmiş.

Zindan-ı ataletten kurtulmakla sahil-i selâmete çıkabiliriz.

Okunma Sayısı: 1813
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı