"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mi’rac Mu’cîzesi

Raşit YÜCEL
04 Mayıs 2016, Çarşamba
En son gönderilen elçi idi.

“Kâinatın yüzü suyu hürmetine yaratılan” insandı.

En büyük Peygamber,

En faziletli insan,

En kahraman fedai,

En şefkatli Nebi idi.

Allah’ın eline ve beline yüklediği yükü taşıyacak O (asm) idi.

İnsanlar canavarlaşmış, kız çocuklarını bile diri diri toprağa gömüyorlardı.

Sırtlanları geçmişti insanlık yırtıcılıkta.

İşte tam o zamandı.

Yaşı kırka ulaşmıştı.

Herkesin ”Muhammed ül Emin” dediği, emanetlerini teslim ettiği, inanılan ve emanete emin olan kimse idi.

On üç yıl, peygamberliği müddetince Mekke’de kalmıştı.

Bir gün, bir gece Cebrail Aleyhisselâm gelip O’nu (asm) alıp yola çıktılar.

Uzun bir yolculuğa...

Hanımı Hazreti Hatice Validemiz yeni vefat etmişti.

Mahzun ve hüzünlü idi.

Müşriklerin baskı ve zulümleri ayyuka çıkmıştı.

İşte böyle bir atmosferdi.

Hiçbir Peygambere nasip olmayan bir mu’cizeye sahip oluyordu.

Zaman ve mekân şartları geride kalmıştı.

Vasıtalar aradan kalkmıştı.

İlk önce Mescidi Aksa’ya gittiler.

Orada bütün Peygamberler hazır idi.

Sonra “mekândan münezzeh, kusurdan Müberra” Zat-ı Zülcelâl’in huzuruna varmıştı.

Cebrail Aleyhisselâm bu huzurun dışında kalmıştı.

Bu manzara kâinatı heyecana getiren bir manzara idi.

Bu Allah’ın bahşettiği bir güzel hediye idi.

Musa Aleyhisselâm çok arzu etmişti Allah’ın cemalini.

Sadece gölgesini görmekle bu güzelliğe dayanamayıp bayılmıştı.

Peygamberimiz (asm) bayılmadı ve kendinden geçmedi.

Çünkü o en korkusuz ve cesur bir Peygamberdi (asm).

Bütün semavat ehli bu halin heyecanı ve hayretliği içinde idi.

“Amenerresulü” ile başlayan âyet burada nazil oldu.

Beş vakit namaz bu an da farz kılındı.

Selâmlaşma ve halleşme burada oldu.

Cenneti gördü,

Cehennemi müşahede etti.

Bazı peygamberler ile konuştu.

Ve yatağının sıcaklığı gitmeden Mekke’ye dönmüştü.

Sabah müşriklere yaşadığı güzel buluşmayı anlattı.

İnanmadılar.

Mescidi Aksa’yı tarif etmesini istediler.

O anda Mescidi Aksa gözü önüne getirildi.

Bir bir anlattı.

Hazreti Ebubekir’e (ra) anlattılar:

“Senin arkadaşın böyle böyle diyor ne dersin?” 

”O söylüyorsa doğrudur” diyordu hiç tereddüt etmeden.

İşte bu yolculuğun atmosferindeyiz.

Her Müslümanın secdesi bir Mi’rac hükmüne geçti.

Kapıyı Mi’rac ile açmıştı.

Namaz ile, kabrimize ışık, sıratta binek, mahşerde berat vesikası oldu bize.

Ne mutlu.

İşte bu hediyelerin, maddî hediyelerin üstünde bir kıymet ve ehemmiyeti vardı.

Bütün insanlığa hayırlı ve mübarek olsun.

Huzur ve sükûnumuza vesile olsun inşallah.

Okunma Sayısı: 1143
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı