Osmanlı döneminde Mısır Valiliği yapan, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğludur.

1863 de Mısır’da doğdu.

İsviçre’de Lozan Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde tahsil gördü.

Daha sonra İstanbul’a geldi.

“Şûra-yı devlet” üyeliğinde bulundu.

Bu günkü ismi ile “Danıştay“ üyeliğine getirildi.

Osmanlı’da Jön Türkler hareketine katıldı.

1913 yılında Sadrazam makamına tayin oldu.

1917’de sadrazamlıktan (Bu günkü adıyla başbakanlık makamı) istifa etmiştir.

Said Halim Paşa, Bediüzzaman’ı yakından tanıyan ve hürmet eden bir insandır.

Kendi dünyevî hayatına yardımcı olmak maksadı ile kendi köşkünü arazileri ve ahırları ve bütün müştemilatı ile Bediüzzaman’a vermek ister.

O zaman Bediüzzaman esaretten yeni dönmüş, ”Dar-ül Hikmet-ül İslâmiye”de azadır.

Dostları ve sevenleri tarafından, ordu namına hadis dalında görev yapması  istenir.

Said Halim Paşa, İtalya’ya yerleşmek üzere İstanbul’dan ayrılacaktır.

Bediüzzaman’ın yanına gider ve teklifini iletir.

Bediüzzaman karşılıksız bir şeyi kabul etmeyen birisidir.

Said Halim Paşa ısrarla;

“Efendim bu servetimi gönül rızası ile veriyorum, hiçbir karşılık da beklemiyorum, çalışmalarınızı daha rahat imkânlarda yaparsınız, bana da duâlarınızı eksik etmezsiniz.”

Bediüzzaman ısrarlı talep üzerine bir gün cevap vermek üzere mühlet talep eder.

O gece kendi âleminde neler cereyan ettiğini bilemiyoruz.

Ertesi gün Halim Paşa’ya cevabını verir.

Teşekkür ederek kabul edemeyeceğini belirtir.

Daha sonra Risalelerde geçen şu ifade bu tekliften sonra Bediüzzaman tarafından dile getirilir:

“Beni Dünyaya çağırma,

Ona geldim cefa gördüm” ifadeleri, şiire benzer, fakat şiir değildir.

İşte Said Halim Paşa ile Bediüzzaman Hazretleri arasında yaşanan bu olayı değerli kardeşim İslâm Yaşar da “Bediüzzaman Beşlemesi”nde dile getirmiştir.

Said Halim Paşa inançlı ve vatanperver ve iyi eğitim almış bir devlet adamıdır.

1921 yılında İtalya’da, Aralık ayının altısında bir Ermeni komitacı tarafından katledilmiştir.

Vefatında 58 yaşında idi.

Mekânı Cennet olsun.