Dünyada yedi milyarı aşkın insan yaşıyor.
Günde iki yüz bini aşkın insan, dünyaya merhaba” diyor.
Yüz elli milyonu aşkın insan ebedî âleme uğurlanıyor.
Simalar başka başka, ülkeler başka başka...
İller, ilçeler ve haneler başka başka.
“Sen onları simalarından tanırsın”
Âyette Cenab-ı Hak böyle buyuruyor.
İnsan öldüğünde imam efendi sorar:
“Mevtayı nasıl bilirdiniz?”
Tabi, iman nuru ile.
Nurlar’ı tanımadan önce, bana Nurlar’ı tanıtan, merhum Ömer kardeşim “ben Nurcular’ı simalarından tanırım” derdi.
“Ya, gazetesinden, ya parmağındaki gümüş akikli yüzüğünden...”
Şimdi, bu dehşetli zamanda insanları tanımak da çok zorlaştı.
Kendini gizlemek için çeşitli kılıklara giren insanlar, günün iktidarına yaranmak için pozisyon değiştiren insanlar...
Mevlânâ Celâleddin-i Rumî Hazretleri şöyle manalı bir söz söylemişti:
“Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok
Nice elbiseler gördüm içinde insan yok”
Özellikle, içinde yaşadığımız sosyal hayatta insanların yüzlerine baktığımızda ne karakterde olduğunu anlayabiliyoruz.
Bediüzzaman Hazretleri, daha enteresan bir tesbitte bulunmaktadır:
“Şimdiki insanların içleri dışlarına bir çevrilse; kurt, ayı, yılan, hınzır suretinde görünecekler.”
İşte insanlığın hali bu...
Bediüzzaman Hazretleri:
“Ya, Avrupa kâfir zalimleri veya Asya münafıkları, ya çalar veya gasbederler.”
Bugün Ortadoğu’da yaşanan acı olayların temelinde bu hakikat vardır.
Ya çalıyorlar, veya gasbediyorlar.
Simalar bu açıdan önemlidir.
Kimse demez ayranım ekşidir, fakat siz mihenge vurmadan almayınız..
Zübeyir Ağabey ile yıllarca beraber kalan merhum Sadık Büyük Karagöz Abi bir önemli tesbitte bulunur, üstüne basa basa şöyle derdi:
“Kardeşim Müslümanların kurmayı Nurcular’dır, aynen öyle de Nurcular’ın kurmayları da Yeni Asyacılar’dır.”
Zaman değişmiş, asır başkalaşmıştır.
Kendi yürüyüşünü terk eden, başkalarının yürüyüşüne ayak uyduramaz.
Bizler o simaları yüzlerinden tanırız.
Çünkü, biz iman nuru ile bakarız.
Nur’un gözü ile nazar ederiz…