İşte yaşadığımız hayat !
Hormonlu gıdalardan kaçıyoruz.
Ya, hormonlu ve tabiî olmayan hayatlarımız ?
Tabiî hayat bellidir.
İnsan fıtrat olarak mükemmel yaratılmıştır.
Şu organının bir başka yerde olması söylenemez.
İnsan cahildir,
İnsan zalimdir, insan nankördür.
Tabiî hayatın dışına çıktığı zaman böyledir.
Yoldan çıkan araç gibi,
Tersine yapılan işler gibi,
Haram işlere bulaşanlar gibi,
Anarşiye sebep olanlar gibi...
Helal dairesi geniştir.
Harama girmeğe hiç gerek yoktur.
Allah insanlara zulmetmez.
Bizden istediğ sadece üç şeydir:
Zikir, fikir ve şükür...
Başta “bismillah “ demek zikir,
Ortada bu nimetlerin nasıl bir hikmet tarafından verildiğini düşünmek fikirdir.
Sonun da bu nimetlere bedel olarak “elhamdülillah” demek şükürdür.
Tabiî hayat budur.
İnsanı insan eder,
Belki insanı sultan eder.
Yedi milyar insan..
İşte bu insanların temel meselesi budur.
Tâbi hayata tâbi olanlar hep mesut ve bahtiyar oldular.
Anarşiye ve bozgunculuğa talip olanlar bu yoldan saptılar.
Hem kendilerini harap ettiler, hem de başkalarını perişan ettiler.
İslam Dünyasın da yaşanan acı ve hicranlı olaylar da tâbi hayatttan uzaklaşmanın neticeleridir.
Ama ahiret var.
Kimse inkâr edemez.
Öylesine büyük cinayelerin neticesi elbette neticesiz kalmayacaktır.
Büyük suçlar, büyük mahkemeler de görülür.
Tâbi hayattan çıkanların hesabı kabir hayatında başlayacaktır.
İşte Bediüzzaman “zalimler için yaşasın cehennem” derken bu hakikati dile getimiştir.
Tâbi budur.
Acısı da güzeldir, tatlısıda...