Hayatımız onunla geçti.
Onun ile sevindik,
Onun ile üzüldük.
Onun ile yaşlandık.
Elli yıla yakın bir serüveni vardı.
Dahili müdahaleler,
Harici müdahaleler.
Yıllar boyu sürüp gitti.
Böyle bir kuruluşun hayatta kalmasına herkes hayret etmişti.
Halen de öyle...
Devletten veya başka yerlerden destek almadık.
Yine böyle bir kış günü idi.
Çalışanları kendi binasına alınmamıştı.
Mahkeme kararı olmadığı halde, merhum Turgut Özal marifeti ve o günün İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu’nun muavenetiyle ve içimizdeki bazı ağabeylerin azim gayretleri ile cemaat gazeteden mahrum bırakılmıştı.
O zaman gazetenin adı “Yeni Nesil” idi.
Adeta sıfıra düşmüştük.
Yeniden bir gazete çıkarmanın telâşında idik.
Eski dostlarımızdan Adapazar’lı Muzaffer Avcı adında hamiyetli bir kardeşimiz resmî yayın hakkı olan bir gazeteyi merhum Sungur Ağabey’in muvafakatı ile ücretsiz verdi.
İştişare edildi,
İsmi “Yeni Asya” oldu..
On iki gün içerisinde “Yeni Asya“ yeniden çıktı.
Okuyucuları sapasağlam yerinde ve vazifelerinin başında idi.
Kısa bir süre içinde bu bayrağın yeniden dalgalanması bazılarının dişlerini gıcırdattı.
O Bediüzzaman’ın Gazetesi idi.
Onun şakirtleri başkalarına kıyas edilmez, susmaz ve susturulamazdı.
Yıllar yılları kovaladı...
Bu meşaleyi söndürmek isteyenlerin hevesleri kursaklarında kaldı.
“Matbuat lisanı ile tezahüre başlamak, ders vermek zamanı“ müjdesi tahakkuk ediyordu.
Yüzlerce kitap ve dergi,
Yüzlerce broşür, binlerce takvim,
Siyasî hayata ölçü ve mesajlar..
Bir çok kilidi Yeni Asya açtı.
1977 seçimlerinde, 1987’deki referandumda, 1992’de genel seçimlerde Yeni Asya ülkenin önünü açmıştır.
Bu yapılan hizmetler çok zor maddî ve mânevî zorluklarla yapıldı.
Sadece okuyucularının gayretleri ile...
Hiçbir dönemde rahat nefesle çalışmadık.
Dert bize düştü, sefa başkalarına...
Mukaddes çile hâlâ devam ediyor.
Ve, kıyamete kadar devam edecek...
Yolun açık olsun yiğidim!