Aklımıza gelebilen her kıymetli amelin kıymeti ihlâsla ortaya çıkar… Yalnız ve yalnız Allah’ın rızasını tahsil edebilmek için, O’nu razı edebilmek için O’nun istekleri, emirleri doğrultusunda amellerimizde muvaffak olabilmektir… İhlâsla hareket etmek…

Kendimiz için değil… Takiyye için değil… Dünyevî basit menfaatlerimiz için değil, gayesi ve hedefi, fiilî, amelî yalnızca ve yalnız Allah rızası olan her türlü işimizde muvaffak olabilmektir ihlâs, ihlâslı amel ve ihlâsı kazanabilmek…

Kâinatta aklımıza gelebilen en kıymetli nesneden daha kıymetlidir… İhlâs ve ihlâslı amelin bir zerresi, en küçüğü bile!..

İhlâsın kazanılması çok kolay, kaybedilmesi de çok kolaydır… Yaptığımız işin sırf Allah’ın rızası için ve O emrettiği için bir vazife olarak yapılması…

Kendi üzerimize düşen vazifelerin yerine getirilmesi… Bunu yaparken hiçbir gayenin, dünyevî düşünce ve fikrin araya girmesine müsaade edilmemesi… Bir de vazife-i İlâhiyeye karışılmaması… Bizlerin yaptığımız ameller, fiiller arkasında şöyle veya böyle mütalâalarla bir kesb ve sahiplenme içerisinde olmamız önemlidir…

Bizler Rabbimizin kapısında her amelimiz, her fiilimiz ve her isteğimiz için ihlâsı istemeliyiz… İhlâslı amellerde muvaffak olmayı niyaz etmeliyiz…

İbadetlerimiz, hizmetlerimiz, sevmemiz ve sevdirebilmemiz inşallah ihlâsla, ihlâs dairesi içerisinde; en küçük bir dünyevî gayeyi, menfaati hedeflemeden olabilmelidir...

Üstadımıza kulak verelim, “Bir zerre ihlâslı amel, batmanlarla halis olmayana müreccahtır.”