Bu günlerde en çok konuştuğumuz meselelerin başında adalet geliyor. Hak, hukuk, insan hakları, masumiyet ve şahsî hürriyetler hepsi de adalet sepetinin içerisinde zikredilebilir…
Yine bu günlerde çevre koruma, ağaç bakımı ve dikimi, lâleler, spor hadiseleri, araba çeşitleri ve yarışları ve hayvan hakları ile kuyulara düşen kedi ve köpek hakları ise toplumda çok konuşulanların sıralamasında birinciliği alarak, birinci bir adalet sepeti alarak da zikredilebilir.
Evvelâ insan olmayı bilmek lâzım… Önceleri insan olarak yaratılan, ama yaratıcıya ve emirlerine muhalefet ederek insanlıktan çıkan mahlûkların en evvel insan olmaları gerekmektedir.
Hakta, hukukta, adalette, hürriyette ancak Allah’ın bize bildirdiği gibidir ve kadardır… Gerisi cidarcılıktır… Bu ilâhî mizan ve ne çok tartar, ne de eksik tartar… Bunun haricinde her iş hak isminin, insanım diyen insanlar üzerindeki tecellilerini inkârdır, saptırmadır ve indi yorumlardan ibarettir.
Ben veya biz bugün filan filan işleri adaletsiz olarak yapayım… Yarın da bunların hak, hukuk, adalet ve hürriyetler noktasından doğrularını yaparımı olmaz… Her işte olabilir, ama kesinlikle adalet sepetinin içerisinde olmaz… Kimse bunun mesuliyetlerini de yüklenirim diyerek fetva veremez ve de yorum yapamaz… Çünkü Adil-i Hâkim müsaade etmez… Belki mühlet verir… O’nu da ancak kendisi bilir…
Unutmayalım bizleri yaşatan ve hayata bağlayarak huzur, saadet ve sevinç veren ancak ve ancak Hâkim-i Ezelinin, Adl isminin cilvelerine mazhar olabilen; iyiliklerimiz, iyi hallerimiz ve salih amellerimizdir… Bu dünyada fırsatlar bularak sapından ancak bizim tutabileceğimiz en iyi, en güzel, en sağlam, en kârlı ve en garantili büyük sepet ancak Adl isminin hikmet ve cilvelerine mazhar olan amellerimizdir…
Her şey gelir geçer gibi gözükür, ama geçmeyen ve unutulmayan “keşke yapsaydım” dediğimiz hakka, hukuka, adalete ve hürriyete bakan işlerimiz, fiillerimiz ve yaptıklarımızdır… Kendimize doğru olmak ve kendimize adaletli olmanın yolu başkalarına gerçekten adaletli ve doğru olmaktan geçer…
En garantili adalet ise Kur’ân’ın ve hadisin haber vermesiyle muhakkak olan İlâhî adalettir… Bu dünyada da, ahirette de geçerli bu İlâhî adaletin istekleri, gerekleri üzerine hal ve hareketlerimizi, fiillerimizi, amellerimizi dizayn etmemiz evvelâ bizim menfaatimizedir…