Molla Hamit Abiyle ilgili bir hatırayı da Mustafa Şahin Abiden dinleyelim.
Bir gece Üstad’ın yanına misafirleri geliyor, Üstad Hazretleri Hamit Ağabeyden misafirler için su istiyor. Hamit Ağabey testiye bakıyor su yok Üstada su olmadığını söylüyor. Üstad’da Molla Hamit Ağabeye; “Hamit git aşağıdan su getir misafirlere ikram edelim” demiş. Hamit Abi hiç duymamış gibi hareket ederken, Üstad tekraren “Hamit sana git su getir dedim duymadın mı” dediğinde yine Hamit Ağabey duymamış gibi yapmış, üçüncü defa Üstad biraz hiddetlenerek “Hamit sana su getir demedim mi”, Hamit Ağabey kısık sesle Üstad’a benden başka kimse yok mu hep beni gönderiyorsun ben gecenin karanlığında oraya nasıl gideyim orada cinler var, ayı gibi köpekler var beni parçalarlar dediğinde, Üstad Hazretleri “Keçeli geçen gece geç vakitte ben kalkmış teheccüd namazını kılmış elbisemi giyiyordum. Açık kapıdan bir hayvan girdi. Ben köpek zannettim. Sonra bana doğru geldi. Baktım bir Kurt !... O zaman kendi kendime düşündüm, bu hayvanın niyeti nedir acaba? Karşımda durarak bana bakmaya başladı yarım saat kadar durdu. O bana baktı, ben ona baktım sonra dönüp çekip gitti. Ben onun halini şöyle değerlendirdim. Lisan-ı halinden diyordu ki, bu kadar yanında durdum bana bir ikramda bulunmadın. Ben de sana minnet etmiyorum. İşte gidiyorum, Rezzak-ı Hakikinin sofrasında rızkımı arayacağım. “Üstad bu hadiseyi anlattı ve devamla: “Halbuki elimizde hiçbir silâhımız yoktur. Eğer bu hayvanlar başıboş olsalar, irade-i İlâhiye haricinde bulunsalar hepimizi burada parçalayıp dağıtır.” diyerek benim su getirmeye gitmemi söyledi ve cesaretimi de arttırmak için “yalnız olarak git, sana bir şey olmaz, korkma” dedi…
Yine bir hatıra: “Bediüzzaman, talebeleriyle beraber bir gün Erek Dağı’nda iken talebelerinden kendini biraz yalnız bırakmalarını ister. Talebeleri yanından uzaklaşınca kendisi de eski zamanda papaz yetiştirmek için kullanılan bir kilisenin kalıntılarının yanına gider… Kendisinden uzaklaşmış talebeler patlama sesi gibi şiddetli bir ses işitirler. Merak edip hemen geri dönerler ve Üstad’ın yanına gelirler… Bir patlama sesi duyduklarını söylediklerinde, Üstad kilisede habis ruhların olduğunu ve buradan onları kovduğunu, bundan dolayı manevî bir infilâk olduğunu, duydukları sesin bu olabileceğini söyler…”