Hayatımızın her safhasında Risale-i Nur hizmetlerinin olması; bizlerin kemal-i şevkle, ümitle, huzur ve saadetle iman, Kur’ân hizmetindeki muvaffakiyetlerimizi, başarılarımızı müsbet manada derinden etkileyecek ve meyve verdirttirecektir.
Risale-i Nur hizmetlerinde hiçbir zorluk, zahmet ve sıkıntıya karşı zaaf göstermemek, ümitsizliğe, yeise ve gafletkârane tembelliğe düşmemek esaslı ve önemli bir düsturdur…
Kudsî Nur hizmetlerinde koşanların şerefi, izzeti, haysiyeti ve fahri; Risale-i Nur hizmetlerine gösterdikleri alâkanın, gayret ve sa’yin yüceliği, çokluğu ve devamlılığı kadardır… Hem kendisine, hem başkalarına iman hakikatlarını ulaştırmadaki kudsî, manevî ve misilsiz vazife idraki, anlayışı ve kabullenişi dünyanın en büyük şerefidir…
Eğer bu şerefli vazifelerde kendi elimizle gaflete, tembelliğe ve umursamazlığa; hatta vurdumduymazlığa düşersek zalim, insafsız, maksatlı Nur’un düşmanlarının hücumlarını kendi üzerimize çekeriz…
Bizler daima Nur’un fedakâr şakirtlerinin ihlâslı manevî daireleri içerisinde kendimizi muhafaza edebilmeliyiz. Bu yol ise Bediüzzaman Said Nursî’yi dinlemek ve gerçek manada Risale-i Nurlar’ı okuyarak, okuyarak, okuyarak muhatap olabilmektir… Yol budur başka bir yol yoktur…
Bilerek veya bilmeyerek şahsımız ve cemaatimiz adına yaptığımız yanlışlar, eksiklikler, noksanlıklar ve gafletkârane tembellikler zındıka komitelerinin, dalâlet fırkalarının ve ifsad edicilerin hesabına, namına hareket olarak geçer ve onlara güç verir, kendi hizmetini zaafa uğratır… Şu hizmet-i Kur’âniye ve imaniyede: “hizmet edenlerin ayaklarının üstünde toz olmak…” milyon defa kudsî Nur hizmetine zarar vermekten evlâdır, iyidir, makbuldür ve güzeldir…
Tesanüdümüzü, ittihadımızı, ittifakımızı, uhuvvetkârane ihlâslı beraberliğimizi bozanlar hiçbir yerde ve hiçbir zaman başarılı olamazlar… Ancak ve ancak cemaatin tadını kaçırırlar… Cenâb-ı Hak bundan hepimizi muhafaza etsin, inşallah…