"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Erek dağı, Bediüzzaman’ın menziliydi

Rifat OKYAY
02 Nisan 2018, Pazartesi
Bir Hazan Mevsiminde Dört Mekan Dört Su - 3

Erek Dağı ve üçyüz metre altında akan Zernebat Suyu, Üstad Bediüzzaman’ın ve ondan ders almış talebelerinin hatıralarını bugüne taşıyor.

İnsanların hürmet ve ikramlarını arzu etmeyen; şan ve şeref peşinde koşmayan; riyadan sakınan; tasannua girmeyen; dünyanın ücret yeri değil, hizmet yeri olduğunu bilen; vazifesinde muvaffakiyet ve hizmette neticenin Allah’a ait olduğunu bilen, hizmetlerde nefsini öne sürüp, asla ücret ve karşılık beklemeyen Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar isimle eserinde Erek Dağı’nda geçirdiği günlerle alâkalı olarak şu bilgileri vermektedir: “Meselâ, bu biçare Said, Van’da ders-i hakaik-i Kur’âniye ile meşgul olduğum miktarca, Şeyh Said hadisatı zamanında vesveseli hükümet, hiçbir cihette bana ilişmedi ve ilişemedi. Vakta ki neme lâzım dedim, kendi nefsimi düşündüm, ahiretimi kurtarmak için Erek Dağı’nda harabe mağara gibi bir yere çekildim. O vakit sebepsiz beni aldılar, nefyettiler, Burdur’a getirildim…”

İSTİKLAL HARBİNİ TEBCİL EYLEMİŞ

AKSİ FETVALARA “MUALLEL” DEMİŞ

HAKKI TUTMUŞ, DAİM HAKKI SÖYLEMİŞ

ZAMANIN BEDİİ ODUR DEDİLER.

YAŞI VARMAKTADIR 45 ÇAĞINA

DÖNER VAN’A, ÇIKAR EREK DAĞI’NA

MARİFET BAHRİNE, İRFAN BAĞINA

MÜŞTAK OLANLARA BUYUR DEDİLER.

(MERHUM HİLMİ DOĞAN) 

Van’da Erek Dağı hemen hemen şehrin her tarafından haşmetli bir şekilde görülmektedir… Adeta Erek Dağı; hemen Üstad’ın menzilinin üçyüz metre altında çıkan ve akan Zernebat Suyu’nun şıpıltıları ve serinliği altında asrın imamı Üstad Bediüzzaman’ın ve burada kendisinden ders almış talebelerini; bu menzillerde yapılmış olan dersleri, sohbetleri, zikir ve tesbihleri içine alan bütün tefekkürvari mübarekliğini, kudsiliğini taze birer hatıra olarak taşımanın canlılığı ve diriliğiyle bizler başındaki beyaz takkesiyle karşılamıştı. Erek Dağı ve Zernebat Suyu ile alâkalı birkaç hatırayı bazıları tekraren de olsa zikretmek ve anlatmak, yazmak istiyorum… Molla Hamid Ağabeyimizin oğlu Hasan Ekinci’den (Allah şifa versin) dinlediğimiz bize aktardığı hatıralar şöyledir. “Erek Dağı’nda bir yaz mevsimi boyuncu kalmıştık. Burada Üstad Hazretleri’nin hayvanlara olan şefkat ve sevgisi ile alâkalı birkaç hatırayı nakletmek isterim. 

ELMA VE ARMUTLAR

Dağlarda bol miktarda yaban elma ve armuduna rastlamaktaydık. Biz bu elmalardan koparıp yemek istediğimiz zaman Üstad mani olurdu. “Bizim hissemiz bağlarda ve bahçelerdedir. Bizim rızkımızı Cenâb-ı Hak oralarda tayin etmiştir. Bu yabanî meyveler, yabanî hayvanların rızkıdır. Onların kısmetine dokunmamamız lâzımdır…” derdi. Yine Erek Dağı’nda hayvan kestiğimiz zaman, hayvanların işkembe, ciğer ve bağırsak gibi sakatat dediğimiz organlarını burada bırakmamızı, bunları da dağdaki hayvanların yiyeceklerini söylerdi... 

KORKMA!

Bir gece Üstad’ın misafirleri gelmişti. Üstad Zernebat Suyu’nun aktığı dereye inip su getirmemi istemişti. Fakat dere korkulu gece de karanlıklı bir gece idi. Vahşi hayvanların bulunduğu bir mevkiydi, ben duymamazlıktan geldim, ikinci, üçüncü olarak Hamid sen hâlâ su getirmeye gitmedin mi? diye ikaz etmiş ve ben de korktuğumu söyleyince: “Niçin korkuyorsun?...”  dedi. Ben de “Efendim o derede her türlü vahşi hayvanlar, hatta ayı gibi köpekler bulunuyor, ben nasıl gideyim…” dedim. Üstad bana cesaret vermek için, “Yalnız olarak git, sana bir şey olmaz, korkma” dedi. Gidip dereden suyu alıp getirdim. Döndüğümde Üstad “Ne gördün?” diye sordu. Hiçbir şey görmediğimi söyleyince “insan biraz şecaatli olmalıdır” diye mukabelede bulundu. Ben köpeklerden, vahşi hayvanlardan korktuğumu söyledim. Bu defa da bana “Geçen gece geç vakitte ben kalkmış elbisemi giyiyordum. Açık kapıdan bir hayvan içeri girdi. Ben köpek zannettim. Sonra bana doğru geldi baktım ki bir Kurt! O zaman kendi kendime düşündüm, bu hayvanın niyeti nedir acaba?... Karşımda durarak bana baktı, ben ona baktım, sonra dönüp çekip gitti. Ben onun halini şöyle değerlendirdim: Lisan-ı halinden diyordu ki bu kadar yanında durdum bana bir ikramda bulunmadın, ben de sana minnet etmiyorum, işte gidiyorum Rezzak-ı Hakiki’nin sofrasında arayacağım…” Üstad bunları söyledikten sonra devamla: “Halbuki görüyorsun ki elimizde hiçbir silâhımız yoktur. Eğer bu hayvanlar başıboş olsalar, İrade-i İlâhiye haricinde bulunsalar, hepimizi burada parçalayıp dağıtırdı…” devamla “Herşeyin dizgini Allah’ın elindedir” diyerek bu hadiseyi bize anlattı.        

PAPAZ MEKANI

Bediüzzaman Hazretleri Erek Dağı’nda Molla Resul, Molla Yusuf, Molla Maruf, Molla Hamid gibi talebelerinin yanında bulunduğu bir zamanda; talebelerine hitaben kendisini biraz yalnız bırakmalarını söyler. Talebeleri yanından uzaklaşınca, kendisi eski zamanda Hıristiyan papazlarının ruhban hayatı yaşadıkları ve belli dönemlerde papaz yetiştirmek için kullandıkları hemen Erek Dağı’nın eteklerinde Zernebat Suyu deresinin aktığı küçük vadiye gider. Kendisinden uzaklaşmış olan talebeleri patlama sesi gibi şiddetli bir ses işitirler. Merak edip hemen geri dönerler ve Üstad’ın yanına gelirler.. Bir patlama sesi duyduklarını söylediklerinde Üstad Hazretleri kilisede habis ruhların olduğunu ve buradan onları kovduğunu, bundan dolayı manevî bir infilâk olduğunu, duydukları sesin bu olabileceğini söyler…” 

Erek DAĞINDAKİ SOFİ

Van Müftüsü Şeyh Masum Efendi Üstad’ı ziyarete gelmişti. Ziyaret maksadı ise Üstad’ı Van’a götürmek istiyordu. Bu konuda Üstad’a ne kadar ısrar etmişse de faydası olmadı. Üstad Müftü Masum Efendiye Erek Dağı’nda kalacağını kesin bir şekilde ifade etti. Teşekkür etti.

Erek Dağı’nda yine bir bahar mevsiminde Üstad seccadesini sermiş tesbihatını yapıyordu. Biz de Erek Dağı’nın sakinleri olarak talebe arkadaşlarımızla odun kesiyorduk. Akşam üzeriydi. Üstad bizi yanına çağırdı. Gittiğimizde yanında bir sofi vardı. Bu gelen sofi Üstad’dan bir keşif ve keramet bekliyordu. Yanında kalan bizler ise hiçbir zaman Üstad’dan böyle şeyler beklemezdik… Üstad, sofinin kalkıp evine gitmesini istiyordu. “Evinde çocukların seni bekliyor…” dedi.

DİZİ: RİFAT OKYAY

[email protected]

Okunma Sayısı: 9492
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı