Şu satırların muhatabı sayın Palandöken’in şahsı değildir; onun başında bulunduğu müesseseler ve icra etmesi gereken vazifelerdir.
Her zaman işine gelen herkesin söylediği bir cümle var ya: “Yüce milletimiz…” Güzel… Hakikattir, gerçektir; bu Müslüman millet gerçekten yücedir. Yüce Allah’ın yücelttiği bir millettir.
İşte böyle bir millet fırıncılar eliyle yok ediliyor. İlgili, alâkalı, vazifeli olanlar ise başka bulvarlarda “söz koşturarak…” gününü gün, keyfini keyif ediyor.
Bu yüce milletin yediği ekmekler şu an da ekmek değil, kimyasallar karışımı, faydasız ve zararlı bir ekmektir.
Evvelâ fırıncılıkta 1. 2. 3. 4. 5. 6. tip un diye bir kavram var. Eskiden 1. tip baklava, börek, pasta gibi imalatlara kullanılırdı. 3. tip’e kadar da ekmek yapılırdı. 6. tip ise yemlerde kullanılırdı.
Şimdi un fabrikalarında; unun içerisindeki mahlûkları öldürüyoruz adı altında 5. ve 6. tip unlar ultraviole ışınların önünden çuvallara akıttırılarak beyazlatılıyor ve çuvallanıyor. Fırınlara doğru sevkiyat.
Fırınlarda üç çeşit kimyasal maya, bu un olmayan unların hamurlarında kullanılıyor. 1. si el kadar gramajlı hamurun süngerimsi boşluklar kazandırılarak; yalancı somun büyüklüğüne kavuşturulması. 2. si ekmeğin (eğer ekmekse) yüzünün kızarık olması (çok iyi pişmiş gibi), 3. sü fırına verilen hamurun 6-7 dakikada pişmesi işlemi görmesi için kullanılıyor.
Ve ekmeğin içine katılan bu kimyasalların hepsi ve 17-18 dakikadan önce pişirilen ekmekler bu yüce milletimizi kanser yapıyor. Kanserojen maddeler resmen birinci bir tüketim gıdası ekmekle bu millete yediriliyor.
Ey Palandöken! Sadece ekmeğin fiyatına gelecek zamları takip etme!.. Gel ekmeğin fiyatı ne olursa olsun bu yüce millete gerçek, sahih, hakikî undan hakikî ekmek yedir.
Eskiden bir ekmek bir hafta yenirdi. Çünkü hemen bayatlamazdı. Şimdi fırından alınan ekmek 3-4 saatten sonra bayatlıyor, tadı değişiyor ve yenemez duruma geliyor. Bakıyorum bazı fırınlar sabah, öğle akşam bakkal ve marketlere ekmek servisi yapıyor. Çünkü bu “kimyasal mahlûklar…” neredeyse yarım günde toz gibi ufalanacak hallere giriyorlar!..
Herkes elini vicdanına koysun derken önce vazifeliler koysun. Ekmekteki tuz oranı gibi bütün ekmek faktörleri gezici laboratuvarlar ile denetlenmeli. O eski devir “bir paket sigara” kadar denetimler unutulmalı.
Yalnız şu unutulmamalı; belediyeleri, sağlık kuruluşlarını ve ceza müesseselerini uyarmak, takip etmek ve sonuç almak… Siz Sayın Palandöken beyefendinin işi… Olsun ekmek iki yerine 5-7 lira olsun, ama ekmek olsun. Siz ekmek yemiyor olabilirsiniz, ama bu yüce millet ekmek yiyor ve yiyecek!.. O zaman gerçek undan, kimyasal katkısız hakikî ekmekleri bu yüce millet bekliyor.