Müslümanlar bunu müsbet bir çerçeve içerisinde “ahiret fırsatlarının dünyası”na çevirebilir.

Dünyada dünya için yapılan her işte aslında her zaman ve her an ahiret için fırsata çevrilecek yönler, cihetler ve ameller, fiiller vardır…

İnsanoğlu için insan olmak en büyük bir fırsat olduğu gibi, daha büyük bir fırsatta Müslüman ve mü’min olabilmesindedir… Müslümanlığın ve mü’min olmanın da kendi atmosferleri içerisinde ibadetler ve ubudiyet noktasından büyük fırsatları vardır… Kulluk ise insanın ömrünü, hayatını içerisinde büyük bir fırsatlar zaman şerididir…

İbadetin, ubudiyetin, kulluğun; hayrın, iyiliğin, güzelliğin ve faydalı işlerin ise fırsat noktasından büyüğü küçüğü, azı çoğu olmaz. Yeter ki yalnız ve yalnız ve sadece Allah’ın rızası ve emirleri dairesinde ameller, fiiller ve işler yapılabilsin, fırsatlardan yararlanabilsin ve ebedî bir şekle, daimî ve sonsuz bir hale sokulabilsin…

Öyle bir ahiret fırsatları zinciri var ki, en basit bir yatma, kalkma, uyuma, yürüme, oturma, yeme-içme, konuşma, yazma, okuma, çalışma ve ibadetlerin her safhası her bölümü Müslümanlar için, mü’minler için yapılması ve tatbik edilmesi bir kaçırılmayacak birer fırsat olabilmektedir…

İllâ ki bir fırsat yakalayayım, bir zaman bulayım, filana sorayım, filandan öğreneyim derdi olmayan fırsatlar, ahirete dair fırsatlar için bilgi malûmat taklitle veya takiple veya okumakla kolayca elde edilebilir ve yapılabilir… Yeter ki dünya adına en küçük, en adi bir hareketini, fiilini, işini ibadet ve sevap şekline dönüştürebilme niyetine gir ve fiiline sahip çık yap…

İşte bu fırsatlar yönüyle ve imkânlarıyla İslâmiyet kolaylık, güzellik ve iyilik dinidir… Bize düşen vazife ise okuyarak, öğrenerek ve yapmak bu güzelliklere, iyiliklere ve faydalara, fırsatlara sahip çıkabilmek olmalıdır…

Bu ahiret fırsatlarını, güzelliklerini, iyiliklerini elde edebilmek ve yapabilmek için güzel bir niyet ve amele teşebbüs yeterlidir. Gerisini Cenâb-ı Hakkın avn ü inayetinden bekleyebiliriz…