Hayat bir paylaşmak, bir yardımlaşmaktır.
Bölüşülen, fayda için paylaşılan uhrevî, nuranî, Kur’ânî , İslâmî olan her bir faaliyetin ve vücud bulmuş nesnelerin yerini hiçbir şey tutamadığı gibi, hiçbir şey de bu faaliyet ve hareketlerin, fiillerin verdiği hazzı, lezzeti, zevki ve tatmin edici memnuniyeti veremez…
İnsan yaratılış itibariyle sıkıntıya, çileye, zahmete pek gelemez… Denetlenmekten ve birileri tarafından yapılan takibatlardan rahatsızlık duyar. Enesine, egosuna, enaniyetine ve gururuna muhalif, ters olan hiçbir şeyden hoşlanmaz… Saadeti ve huzuru, rahatlığı ve hürriyeti kendi başıboş ve boşboğazlığını anlatan ve yaptırılan fiillerde, hareket ve sözlerde bilir, arar ve savunur.
Bizlere düşen evvelâ paylaşmayı bilmektir. Bir şeyi dayatmamak, şahsî fikirlerimizde ısrarcı olmamak… Aşırı ısrarcı olmamak… Tenkide ve denetime açık olmak… Herkesi adam yerine koymak, dolayısıyla adam olduğunu ilân etmek… Aşırı kalabalıklara ve alâyiş nümayişe fikirlerin olgunlaşması meyanında hoş bakmak… İhmalkârlıkların ve dikkatsizliklerin hayatın tuzu biberi olduğunu bilmek… Basit ve sıradan esprilerin, lâtifelerin olmadığı ortamların olamayacağını kesin olarak bilmek… Başkalarının ukalâlığının bizim de ukalâlık yapabileceğimiz anlamında dersini çıkarabilmek… Ben üzülmeyeyim derken yalnızlığa kendimizi; biz, siz ve onların varlığından dolayı atmamak…
Allah sizi başımızdan eksik etmesin diyenlere; yalnızca Allah’ın eksikliğinin sıkıntı verebileceğini ve bütün fiil ve memnuniyetlerin O’na ait olduğunu söyleyerek fiilen tekzip etmek... Üzerimize vazife gibi kalmış bir şeyleri anlatırken fazla teferruata girmemek ve lâfı fazla uzatmamak… Kendi fikir ve düşüncelerimiz dışında yapılan işlerin muhakkak bir şekilde hizmetli ve değerli olabileceğini kabul etmek ve kimseyi küçümsemeden, alay etmeden değerli ve mükemmel olabileceklerini düşünerek hareket etmek…
İşte hayatı paylaşma, bölüşme, fayda ve iyilik, güzellik yönleriyle açılacak küçük pencerelerin ardından seyretmek; içlerine girmeden her şeyi olduğu cephe ve veçheleriyle kabullenmeye çalışmak; her işin, her fiilin bir failinin olduğunu bilmek ve ona göre hareketlerimizi yapacağımız işleri dizayn etmek bizlere imanî, Kur’ânî güzellikleri kazandırır, ama hiç mi hiç kaybettirmez…
İmanî, Kur’ânî, İslâmî değerlerin bizi yalnızlıktan daima kurtaracağını ve hayatı muhabbet ve aşkla saadetli ve huzurlu bir şekle sokacağını hiç aklımızdan çıkarmamalıyız…