"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hiç kimseye değil kendine bak!..

Rifat OKYAY
31 Ekim 2014, Cuma
Cenâb-ı Hakk’ın rızasına muvafık hayırlı, güzel ve iyi işlerin; müsbet ve faideli işlerin makbuliyetinin ve muvaffakiyetinin en birinci basamağı meşakkatli, zevksiz, zahmetli, sıkıntılı ve bunaltıcı olmasıdır. Bunun böyle olmasında nefsin ve şeytanın da rolü inkâr edilemez…

Hizmet şevkinin, aşkının, arzusunun önüne ilk çıkan bunlardır. Daha sonra atalet, gaflet, rahat, terk edilemeyen zevkler ve lezzetler Kur’ân, iman ve İslâm hizmetlerinin tarafgirane, sessiz manileridir.
Benliğin peşine düşmek, ben bilir, ben yaparım, bana lâyık, benim işim, benden başkası bu hizmetleri yapamaz şeytanın bir safsatası ve nefsin tehlikeli bir tuzağı olmaktan ileri gidemez…

Kendisine kafasından bir mevki, makam yakıştıran başkalarına da bir alt gözlükle bakmayı vazife edinir. Bu hizmette en üst, en kıdemli mevki ve makam hademeliktir, hizmetkârlıktır. Kimseye ve kimselerle mukayeseye girmeden; elinden geldiği, yaşayabildiğin kadar hizmet-i imaniye ve Kur’ânîye için koşmak, coşmak ve coşturmak gerçek hizmetkârlık ve hademeliktir.

Bu dünyanın en lezzetli ve zevkli halleri hizmet-i imaniye ve Kur’ânîyenin hizmetinden alınan zevk ve hazdan, lezzetten bin defa daha aşağıdır. Gayret ve himmet, çalışmak ve koşturmaktan maksat odur ki, Cenâb-ı Hak o hizmetten çalışmadan, gayretten, himmetten razı olsun…

Geçici fani ve zail dünya umurunun, işlerinin lezzetleri de, zevkleri de fanidir, geçicidir, faidesiz ve zararlıdır.
Zevk, haz lezzet o dur ki hem bu dünyada hem de sahibine elem vermesin, üzüntülere ve hayal kırıklığına yol açmasın. Bu yüzdendir ki, elemsiz lezzet ve zevk yalnız ve yalnız iman, Kur’ân dairesinde bulunabilir ve elde edilebilir.

Ölüm kapımızı çalmadan fani dünyanın her türlü fani işine ihtiyat ve tedbirle yaklaşıp; baki bir âlemin baki işlerine bütün ruh-u canımızla çalışmalıyız, gayret ve himmet göstermeliyiz. Zaten gerçek fazilet ve insaniyet budur: Cenâb-ı Hakk’ın emir ve yasaklarına uygun, muvafık itaatkâr, muti bir ubudiyet-i İlâhiyeye muvaffak olabilmek. Cenâb-ı Hak bizleri böyle bir kullukta muvaffak etsin. İnşaallah.

Okunma Sayısı: 1409
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    31.10.2014 10:02:22

    CUMAMIZ MÜBAREK OLSUN,Muhterem hocam rabbim ebeden razı olsun.Evet hayırlı işlerin muzır manileri olurmuş.Çok yakın zamanda iştirak ettiğim ve bedenen orada olanlarla yüzyüze görüşebildiğim kardeşlerimin yanında ahirete irtihal edip yada mazaretleri nedeniyle KOCATEPE de bulunamayan kardeşlerimizle cismen bir ve beraber olamasak da kalben,manen,ruhen bir beraber olduğumuz o manevi lezzetini fani dünyadan göçesiye kadar unutamayacağım lezzeti kirletmek isteyen akıl,iz'an,vicdan ve muhakemei akliye eksiği olanlarlada karşılaşsakda o manevi lezzet artarak ve ihlas taamme ile artacaktır inşaallah.Muhterem M.Naci Atış ağabeyimin nakletiği ZÜBEYİR AĞABEYİMİZ ile ilgili bir anektod;Anadoludan İstanbul'a gelen bir ağabeyimiz ZÜBEYİR Ağabeye der,ağabey ben hizmet etmek istiyorum o da der,kardeşim bak ben bunu yapıyorum,bul birşey sende hizmet et(Zübeyir ağabey lavabo temizliği yapmaktadır)İman ve Kur'ana hizmette sınır yoktur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı