"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hizmete talip olmak (1)

Rifat OKYAY
09 Aralık 2016, Cuma
Aşağı yukarı ve hemen herkes müsbet veya menfi olsun bir hizmet, bir faaliyet, bir gayret ve fedakârlıkla lâf ebeliğinin, işgüzarlığının ve edebiyatının içerisindedir…

Ama gerçekte ve gerçekten de çok az kişi fedakârane, gayretle, fiillere ve hizmetlere talip olurlar ve yerine getirerek yaparlar.

Geçmişte şöyle yapmıştım, şöyle esmiştim, böyle gürlemiştim… Şu işler, şu faaliyetler bensiz yapılamazdı… Her zamanın ve her hizmetin aranan ve aranır adamı idim gibi, hamaset edebiyatının sonu gelmez ve bitmez, çünkü kolaydır.

Şöyle yapmalıyız, geçmişteki şu zatların yaptığı gibi yapmalıyız, gayretimiz milletimizdir… Hatta himmet noktasında bir millet kadarız… Eseriz, keseriz, biçeriz ve kimse bizim önümüzde duramaz...

Kendi nefsimizin ve şeytanımızın emrinde olmak ve onlar adına işler yapmak yanında; filan için hizmet yaparız, feşmekân için koştururuz… Birilerinin alkışına veya memnuniyetine muvafık işler bizim işimizdir. Ve neticede ilk kelâmımız gibi son kelâmımız da Allah için, ihlâsla iş yaptık veya yaptım ve yaptılar, olur…

Dünyanın en kolay sözle tatmin olma yolu birilerine kızılınca veya kafanıza uymayan bir davranışıyla karşılaşınca mantıksızca ve aşağılayarak karşınızdaki muhatabınıza hakaret etmektir… Dedik ya kolay iş… Araştırmak, soruşturmak, karşılaştırmak, yüzleştirmek ve bekleyerek mühlet vermek yerine bas hakareti gitsin… Bunun en basit, fakat en mesuliyetlisi ise kudsî işlerle uğraşanlar hakkında: “Bu hep böyledir... Yanlış yapıyor… Doğrusu görülmemiştir ki… Bundan zaten adam olmazdı… vs.” şeklindeki küçük küfürlerdir… Elbette ki karşıdaki muhatap için ve hakikat-ı halde büyük küfürler…

Balon ne ile şişer? Uçurtmalar yalın halleriyle ne ile uçar? Tüydür, telektir nasıl havalanır? Hep üflemekle, hava basmakla, dıştan müdahaleli üfürmeklerle değil mi? Yahu kitabını okuyan, cemaatine devam eden, tesbihatını yapan, virdlerini düzenli takip eden, cemaatine maddî manevî desteğini sürdüren, kudsî hizmetler adına canhıraşane gayretler içerisinde bulunmaya çalışanları tabiri caizse havalandırmak, olduğundan başka havalara sokarak, kamet-i kıymetinden fazla tarif ve tasvir ve tavsiflerde bulunarak uçurmak nedendir acaba? Nefis mi desek, şeytan mı desek derin derin bir şeyler mi desek? Ama her üç halde de havalanan için istenilmeyen, arzu edilmeyen hallerden birisidir….

En yaygın alışkanlıklarımızdandır… Âyetin ve hadisin beğenilmeyen kötü hal olarak ilân ettiği ve yasakladığı çirkinliğimiz; gıybet… Allah için koşanlara gayet açık ve net bir yasak ve kurtuluş reçetesi; yanında bulunurken, yüzüne söyleyemediğini arkasından söyleme, konuşma!.. İslâmın yüksek ahlâkî kaideleriyle bağdaşmayan ve iman, Kur’ân, İslâmiyet hizmetleri için hademeliğe talip olanlara hiç yakışmayan bir haldir…

***

Bir insan herkesi kara gözlüklerle kara görse ve karalasa, bu karaların içinde bir nokta beyaz güzellik ve doğruluk yine de kendisini belli eder, gösterir ve anlatır… Demek ki herkesin kolayca ve her şartta yapabildiği, yaptığı ve yaydığı karalamayı yaparak kara olmak kolaydır… İş o ki beyaz olalım, nokta da olsa iyilikten, güzellikten ve faideden ayrılmayalım. Zorda olsa tercihimiz karalamaya değil, beyazlatmaya ve güzellikleriyle doğruyu ortaya çıkarmaya olmalıdır…

Her bir hizmet adamı kendi kabiliyeti ve gayretleri nispetinde Allah için koşmaya koşturmaya çalışırken, takdir ve maşallah bile beklemezken; bunların önünü kesmek, koşmalarına mani olmak gayet kolaydır… Bu hizmet elemanlarına destek yerine köstek olmak önlerinde set teşkil etmek kolaydır… Önemli olan kabiliyetlerin önünü açmak, hizmete adam yetiştirmeye vesile olacak olan sorumluluk ve vazifelere başkalarını da alıştırabilmektir…

Zor olanlar nedir? Evvelâ Nur Talebesinin birinci ve en önemli vazifesi olan kitap okumak zor… Anlamak için okumak zor… Yaşayabilmek için okumak zor… Desinler diye değil de gerçekten kendi ihtiyacımız için okumak zor… Kitap okumanın, bilinmeyen mevzuların öğrenilmesinin zorluğunu bile bile Risale-i Nur okumalarına hazır olmak ve başlamak zor… Ama okumalar konusunda “zahmetsiz rahmetlere kavuşmak…” arzusu ise her an ve her zaman değil başlangıçla bir kere zordur… Gerisi kolaydır inşallah…

Bu ahirzaman insanından imana, Kur’ân’a, İslâmiyete hizmet konularında istenen ve beklenen fedakârlık ve gayret ise zordur… Fakat İslâm tarihindeki yapılan bütün fedakârlıklar ve gayretlerden daha azdır, daha ehvendir ve daha küçüktür… Evvel zamanlardaki şahıs fedakârlıkları bu zamanda büyük hizmetlere medar olacak, kuvvet ve genişliktedir inşallah… Eğer niyetimiz ve fiillerimiz bu şahs-ı manevide yer almayı hedefleyemiyorsa elbette ki bu zamanın küçücük fedakârlıkları da zordur…

Okuyarak ve küçük birer fedakârlıklarla hizmet etmek kolayken bunlar olmayınca hizmet zor oluyor veya öyle görünüyor… Yani hizmetin, iman, Kur’ân, İslâmiyet hizmetinin yapılışında, uygulamasında hiçbir zorluk gözükmemekle beraber insan; nefsinin, şeytanının ve çevresinin menfi yaklaşımları ile başkasına değil, kendisine zorlaştırıyor… Ve bu halini başkalarıyla yine menfi manada kıyaslamaya sokarak hizmetini iyice zorlaştırıyor…

Okunma Sayısı: 1653
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı