"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hizmette tamir edici ve ferahlatıcı olabilmek

Rifat OKYAY
06 Mayıs 2016, Cuma
Ahirzamanın dağlar büyüklüğündeki hadisatı ve deryalar kadar tehlikeleri içerisinde mü’min, muvahhid ve ehl-i iman olmak… Mukabili bir fikir içerisinde yöne dağlar ve denizler kadar bir imanı mukteza etmektedir.

İman ama nasıl iman? Samimi, muhabbetdarane, fedakârane, birlik ve beraberlik içerisinde yaşanılabilen, gösterilebilen muhkem bir iman…

Vazifelerini yapan, bir işleri kotarmaya çalışan, koşup koşturan, coşup coşturana bu hizmet-i imaniye ve Kur’ân’iye dairesinde daima nefis, şeytan ve insi şeytanlar musallat olur… İmtihan olur… hem de şedit olur…

Zahmetsiz rahmetler; tekvinî kanunlara zıt görünmektedir… Hem iman, Kur’an, İslamiyet konularında; hizmet ve çalışmada iddialı olacaksınız… hem de rahat ve gafleti beraber mütalâa edeceksiniz. Bu ise Cenab-ı Hakkın rahmeti, bereketi ve ihsanı tecellilerine zıt görünmektedir. 

Kendi açımızdan, zaviyemizden baktığımız zaman; haklı olabiliriz… Hak’kı en parlak gösterebiliriz… çok dikkatli olabiliriz… çok bilgili olabiliriz… çok hizmet etmiş olabiliriz… çok da tecrübeli olabiliriz… Titiz de olabiliriz… Kendimize has hassasiyetlerin sıkıntıların sahibi de olabiliriz… Fakat ne olur ve nasıl olursa kolalım; evvela hizmet-i Kur’ân’iye ve imaniyede hademeyiz, hizmetçiyiz… Ve hizmet ne gerektiriyorsa onu yerine getirmek zorundayız. Bediüzzaman, Risale-i Nur ve hizmet düsturları…

Ehl-i dalaletin, ehl-i ilhadın, ehl-i küfrün, ehl-i sefahatin ve gafletin savletlerini, hücumlarını, inkârlarını, dayatmalarını halledip, karşı koyup, cevap verip galip ve muzaffer olduktan sonra; az bir sıkıntıdan, ruh darlığından, küçük zahmetlerden, basit ve şahsi taraftarlıklardan, minnacık sarsıntılardan ve yabaniliklerden: Hizmet-i imaniye ve Kur’aniye vazifelerinden geri kalmak, birbirine adavetkârane hasımlık yapmak ve kudsi iştigalleri tatile uğratmak büyük zararadır, büyük mesuliyettir ve büyük hatadır.

Hakiki fedakârlar birbirine küsmeye değil, belki tevazu ve mahviyetle, muhabbetle birbirine kuvvet vermeye ve birbirinin yardımına koşmaya, samimiyetini ve ihlasını kavileştirmeye muhtaçtırlar ve yapmak, yerine getirmelidirler de…

Feraset, şuur ve imani şuur bu anlarda, bu vazifelerde ve bu günlerde olmalıdır.

Zarar ve mesuliyet hallerinden ziyade, tamir ve hizmet ferahlığına çalışmak ve taraftar olmak elzemdir.

Gerektiğinde birbirlerine hizmet-i Kur’ân’iye ve imaniye için canlarını ve ruhlarını feda edenlere de zaten bu yakışır. 

Okunma Sayısı: 1713
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı