Dinsizlik ve dalalet cereyanları o kadar büyük bir zulüm ve insafsızlık ile insanlığı sarıyor ki; muhatapları neyin nereden geldiğini farkedemeyecek kadar şaşkın ve tarumar olmuş bir hale düşmüş.
Toplumların ve insanlığın manevi değerleri, dini inançları, ahlakı; tamamen çökertildiğinden kimsede sabır, metanet ve sadakat kalmamıştır.
İnsanoğlu ise daima hayatını huzurlu devam ettirebilmek için bir istinad noktası ve dayanak ister. İnsanlık için en doğru ve kuvvetli itimad edilecek ve sahip çıkılarak uyulacak yardım ve dost eli ise dindedir, dinin tanzim ve inşaa ettiği ahlak kurallarıdır.
Toplumun ve insanlığın bu dağınık ve mağlup vaziyetinde ellerinden tutacak, kaldıracak ve yürütecek güç ise hamiyet-i islamiyeden başka bir şey değildir. Hamiyet-i İslamiye ise ancak dinde ve dinin getirdiği emir ve yasaklarda sırat-ı müstakim üzere, dosdoğru bir sabırla, metanetle ve sadakat göstermekle elde edilebilir ve sürdürülebilir... Bediüzzaman’ın ahirzamandaki bu bela ve musibette kurtuluş çaresi ve yolunun; siyasette ve içtimai meselelerde, hayatın çeşitli meşgalelerinde uğraşmak ve parlatma değil de yalnız ve yalnız imanın parlatılmasında ve kuvvetlendirilmesinde ısrarcı olması bu yüzdendir. Siyaset, hayat, şeriat, iman çizgisinde terci ve tahşidat daima iman mevzuunda ve imanın kuvvetlendirilmesinde olmuştur.
Risale-i Nur talebeleri ise ihlas ve uhuvvet daireleri içerisinde bu ferahlı, selametli iman dairesindeki hizmetleri tercih etmişlerdir. Diğer dairelerdeki mevzuların iman dairesinin önüne bahane olarak konmaması ve muhtaç olan gönüllerin rahatlıkla imani meselelere ulaşabilmeleri için iman dairesi önde tutulmuş ve Risale-i Nurlarla parlatılmış ve revaç verilmeye çalışılmıştır.
Risale-i Nur talabelerinin takip ve tercih ettiği bu kudsi Nur hizmetinin akim kalmaması ve devam ettirilebilmesi için fevkalade büyük bir sabır, metanet ve sadakatla iman, Kur’an hizmetinin; siyasi, içtimai ve diğer şer’i meselelere rağmen ısrarla devam ettirilmesi şarttır. Bizde bütün kuvvetimizle bu iman dairesinin parlatılmasına kuvvet verecek mehdinin ve müceddid-i ekberin davasının, iman davasının parlatılmasına çalışmalıyız. Zaten bu dairenin parlatılması diğer hayat, siyaset, şeriat dairelerinin de istikametle ve doğru bir şekilde anlaşılarak ve uygulanarak parlatılmalarını sağlayacaktır.