Ama elinden geldiği kadar müsbete, mükemmele ve noksansız fiillere ulaşmak gayesinde olmalıdır.

Kur’ân, iman hizmetinde hademeliğe talip olanlar için hizmetin esasları sadece bilgiyi elde etmek ve bu bilgilerle hükmetmek de olmamalı… Muhabbetin, sevginin, saygının kucaklaşmanın ve bağışlamanın imanî merhamet ve şefkat yüklü kanatları diğer hizmet erlerini sarmalı, sarmalamalıdır…

Hizmetin kötü günü, iyi günü ve bunun iki ayrı dostu olmaz… Hizmet nuranîdir, şeffaf ve lâtiftir, her zaman iyidir, güzeldir ve hoştur… Bazı zaman semayı kaplayan kara bulutların, rahmetin eliyle zemine kar olarak düşeceği, rahmet olarak ineceği hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır… Sabır ve devamlılık hizmetin esas umdelerindendir…

Kuvvetli imanı elde edenlere kuvvetli hücumlar olur… Ağrı Dağı’nın karı ile Murat Dağı’nın karı bir değildir ve olmaz… Ye’cüc ve Me’cüc komitesinin ne zaman nereden hücum edeceği, saldıracağı belli olmaz… Hizmet adamı kuvvetli bir iman ile her zaman bu hücumlara hazır olmalıdır…

Kişilerin birbirinin aynası olmasını, iman hizmetinde kardeşlerine omuz verme, sahip çıkma, yardımcı olma, halleriyle hallenme ve hıllet esaslarını sergileme olarak algılamak lâzımdır… Yoksa karşımızdakilerden ve yanımızdakilerden boş, işe yaramayan yansımalarla hizmete dair hiçbir faydanın elde edilemediğini görürüz…

Kimsenin kimseden, şikâyet etme hali olmamalıdır. Düşünülmeli ki bizim bir eksiğimiz ve noksanımız veya hizmette ihmalimiz de yapacağımız şikâyetin yerini tutsun, karşılasın… Elimizden geldiği kadar tamir edici, kabahat örtücü ve affedici olmakla iman hizmetinin daha fazla parlayacağını bilmeliyiz…

Güzel görmeye, güzel düşünmeye ve güzel hükümler vererek hayatımızdan, iman, Kur’ân hizmetinden zevk almaya, huzurlu ve saadetli bir şekilde hizmetlerde bulunmaya kendimizi mecbur bilmeliyiz ve bunun tahkimatını, tedariğini, yığınağını daima çok fazla Risale okumalarıyla canlı tutabilmeliyiz…