Hakikati anlatmak için, bâtılın anlatılması ve Hakk’ı anlatabilmek için O’nun inkâr ve reddinden misaller vererek O’nu anlatmak olmaz.
En güzel ve beliğ anlatım Hakk’ı hakikati doğru, güzel ve iyi anlatan ifadelerle ifademizi kuvvetli delillerle, delillendirerek anlatmaktır.
Delil işi anlatım herkesin anlatımıdır. Kuyuya bir taş attım, çıkar çıkarabilirsen. Akıllı işi anlatım ise muhatap, konu ve zaman bakımlarından en uygun şartların, dokümanların ve sözlerin birbirine bağlanarak kuyuya atılmasıdır. Hiçbir faide elde edilmese bile en azından su çıkarılır…Yani herhangi müsbet ve güzel bir cümleyi alacaksınız, hedefini ve gayesini şaşırtacaksınız bu cümleyle fena, menfi şeyleri, fikir ve görüşleri anlatacaksınız. Sonra da diyeceksiniz ki ben öyle dememiştim, böyle demiştim vs.Meselâ asrımızın Kur’ân, iman tefsiri Risale-i Nurlardan bir cümle alacaksın; Risale-i Nurların iman, Kur’ân hizmetinde kâfi olduğuna, başka eserlere ihtiyaç olmadığına dair cümle ve cümleleri… Fakat bu cümlelere zahiren muhalif gibi görünen cümlelerle veya menfi manaları izhar edecek cümlelerle başka kitaplarında okunması gerektiğini vurgulamaya çalışacaksın… Kafalarda, zihinlerde izler bırakacaksın…Ve dönüp diyeceksin ki, Üstadın cümleleriyle; evet iman, Kur’ân hizmetinde ve bunları ifade eden maani kudsiyi anlatan cümlelerde: Başka konu ve kitaplara ihtiyaç yok diyeceksin…
Demek ki belâgat kaidelerini öncelikli olarak öğrenmek ve yazmada, konuşmada bunları kullanmak bizim öncelikli işimiz olmalı. Yoksa küreği anlatmak için kendi kendimizi sapıyla dövmüş gibi bir duruma düşeriz…
Mananın, fikrin, düşüncenin, konunun nerede, ne zaman, hangi gaye ile nasıl ve neden yayıldığını iyice okumadan, anlamadan, anlamadığımız şeyleri anlatmak, kafaları karıştırmaktan ileri gitmez. Faide verelim derken zarar verebiliriz.