"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sarık konusuna gelince (3)

Rifat OKYAY
04 Ağustos 2017, Cuma
Müslüm’in Amr b. Hürayr’den naklettiği şekliyle: “Allah Resulünü Minberde, başında siyah bir sarık varken gördüm. Sarığın iki ucunu iki omuzu arasına sarkıtmıştı.”; Yine aynı hadis kitabında yer alan ve Cabir b. Abdullah’tan naklen yer alan: “Allah Resulü Mekke’ye başında siyah bir sarık varken girdi.” Ve Feyz-ül Kadir’de yazılı olarak zikredildiğine göre de: “Resulullah (asm) bir valiyi ona sarık sarıp, ucunu sağ taraftan kulağa doğru sarkıtmadan tayin etmezdi.” Tesbitleri bizlere sarığın sarılma, renk ve sarılma sebepleri hakkında bir bilgi vermektedir.

Sarıkların kumaşlarının renklerinin farklı oluşu ve sarık uzunluklarıyla şekillerinin de farklı oluşlarının sebep ve uygulamaları Osmanlı İmparatorluğu içerisinde yaşayan her türlü ırka mensup milletler ve devlet ricali, din adamları noktalarından uygulamaları çok çeşitli ve çok renkli, çok ifadeli, çok yönlü tarz ve şekillerine ulaşmıştır ve zirve yapmıştır. 

Osmanlılarda destari de denilen sarıklar destari denilen sarıkçılar tarafından hazırlanacak kadar esnaflık alanında ve dalında gelişme göstermiş ve geniş halk kitlelerince kabul edilerek makes bulmuştur… Ne de olsa ekser halk Müslüman… Dağdoğan, burma, yusufî, düzkeş, selimî, örfî, silme gibi isimlerle çeşitli olarak halkın ve tebaanın kullandığı sarıklar vardı…

Padişahlar burma sarık kullanırlar ve rengi beyaz olurdu. Rütbeli devlet erkânı ve ulema ise resmî devlet işlerinde taylasan takarlardı…

Tasavvuf  ehlinin kullandıkları sarıklar ise sarık bezinin sarıldığı külâhın üzerindeki dilimlerin sayısına, sargının uzun veya kısa oluşuna, rengine ve sarılmış biçimine göre  farklı anlamlar ifade eder ve farklı insanların giydiklerini haber verir anlatırlardı… Tasavvuf ehline göre Kadirî, Rifaî, Gülşenî veya sarığın sarılma şekline göre Hüseynî, Paylî, Cüneydî, Örfi gibi lâkaplarla zikredilirlerdi.

Her ne kadar çeşitli sarıkların varlığı kabul edilse de; dinî, ilmî ve ümera sarıklar halkın arasında bilinir, tanınır ve buna göre tavır, tarz ve şekillerde muamele ve muarefeye tabi tutulurlardı… Özellikle bu üç sınıfa; hak ederek bu sarıkları kullanmayı elde ettikleri nazarıyla bakılır ve kabul edilirlerdi.

Okunma Sayısı: 1981
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı