Hizmet-i Kur’âniyenin ve imaniyenin hadimleri ve talebeleri bu günlerde daha fazla ve ısrarla yaptıkları işlere yoğunlaşmalıdırlar…
Kur’ân hizmeti, iman hizmeti, Nur hizmeti, isteğin, arzunun, sabrın ve ihlâsın yanında daimî bir devamlılık ister…
Kur’ân hizmetinin iyi veya kötü günü yoktur… İyi günde de kötü günde de daima hizmet-i Kur’âniye ve imaniyenin gerektirdiği her türlü faaliyet musırrane devam ettirilmelidir… Kur’ân’ı okuyana, tefsirlerini okuyana Kur’ân açılır ve anlaşılır bir hal alır… Zahiri ve görünüşte hiçbir hareketle, faaliyetle Kur’ân’ın ve muhteşem tefsirleri Risale-i Nurların manalarına, anlam ve anlatımlarına vâkıf olunamaz, öğrenilemez ve bilinemez…
İnsanın her ânı çok değerlidir… Ve zaman sudan daha hızlı bir şekilde akar gider… Bizim yapacağımız en iyi iş ânı, zamanı çok değerli bir şekilde geçirebilmek olmalıdır… İman hizmetinin yanlışlığı olmaz… Yanlışı yalnız ve yalnız nefsine, şeytanına ve harici ellere alet olanlar yapabilirler…
Kur’ân okumaları, Risale-i Nur okumaları insanları yanlış yapmaktan alıkoyar… Birlikte hareket eden, hizmet eden insanların yapacakları en birinci hareket birbirlerine sahip çıkarak, eksiklikleri, noksanlıkları ve zayıflıkları birbirlerinde görmeyerek, birbirlerine sahip çıkmak ve tekmil etmek olmalıdır…
Şu fani dünyada hemen hemen herşeyin tamiri olmakla beraber; tam olarak kırılan kalbin tamiri olamamaktadır… Kalp kırmayalım !...
Kur’ân’dan, İslâmiyetten, imandan, Nur hizmetinden haberdar olmayan insanlara evvelâ müsamaha ve kavl-i leyyin ile tebliğ gerekir… Kimse kimseyi nuranî İslâmiyet dairelerinden dışlamakla görevli değildir… İşi de değildir…
Dostlarımızdan şikâyet etmeyelim… Bu dostsuz zamanda gönülden dostluk ancak ve ancak Risale-i Nurları hakkıyla okuyan insanların teşkil ettiği şahs-ı manevî olabilir… Bunun hakkını verelim…