Taraftarı anlatmaya, yazmaya ve izah edip açıklamaya lüzum görmüyorum. Taraflar nerde olursa olsun, hangi zeminde, hangi şartlarda ve durumlarda olurlarsa olsunlar; yaptıklarıyla, kendilerini tarif edip, tavsif edip kendilerince anlatıyorlar.
Taraftarı anlatmaya, yazmaya ve izah edip açıklamaya lüzum görmüyorum. Taraflar nerde olursa olsun, hangi zeminde, hangi şartlarda ve durumlarda olurlarsa olsunlar; yaptıklarıyla, kendilerini tarif edip, tavsif edip kendilerince anlatıyorlar.
Müsbet de olur, menfi de olur tarafgirlik. Eğer fayda ve iyilikler, güzellikler ve Hakk’ın hatırı için ise tarafgirlik müsbet netice verir. Eğer zulme, zalime, fenalıklara ve çirkinliklere ise ve de Hakk’ın hatırını haşa çiğniyorsa menfi netice verir.
Tarafa gelince “T” harfiyle başlamasına rağmen çok başka manaları içerisine alıyor; taraftara ve tarafgire benzemiyor. Hayat-ı içtimaiyede veya herhangi bir hizmet biriminde görev alan; eğer kendince veya başkalarınca “taraf” olduğunu ilân etmişse… Bir fikr-i sabite kendisini râm etmişse… Ne taraftarları; ne de tarafgirleri takmıyorsa, onlara benzemiyorsa… Dediğim dedik… Yaptığım yaptık… En yanlışsız ve en doğru benim… Benden başka bu işleri bilen de anlayan da yok… vb. kelâmlarla ortaya çıkmış ve ilân etmişse: İşte buna inanan ve bunun arkasından giden, koşan, birlikte çalışan “TARAF”tır.
Tarafın gözü kördür. Kulağı sağırdır. Dili ağırdır. Her şeyini inandığı bir şeye satmıştır. Her şeyi versen satın alamazsın. Bediüzzaman Hazretleri’nin ifade ettiği gibi “Tarafgirlik nazarıyla bakıldığında şeytanı melek, meleği şeytan görür.”
Taraf sadece bir şeyi hedef alır; O da kendisi gibi “tarafları”... Taraf sadece taraflarla hareket eder. Kafası taraf olanın işleri de taraf olur.
Ama ne taraftara ne de tarafgire benzer. Kendisinden başkasını dinlemez. Tarafın dini, imanı, inandığı konularda, taraf olduğu düşüncelerde yoktur. Taraf, Hak’kın hatırını her an kırabilir ve dinlemeyebilir. Tarafın, en kudsî inancı taraf olduğu kendi düşünce ve fikirleridir. Tarafın ifratı da, tefriti de zararlıdır ve vasatı orta yolu da olmaz.
Ancak ve ancak Allah’tan gerçekten korkan ve Allah’tan başkasına boyun eğmeyen ve yalnızca O’nun emirlerini dinleyen. Ubudiyetin de ve imanın da tavizi olmayan gerçekten taraf olur. Biz onu, bunu bırakalım ve hakikaten HAKK’IN tarafı olmaya bakalım inşallah.