Tarihte büyük hadiseler ve büyük zincirleme fetihler çoğu zaman küçük bir iradenin ortaya konması veya basit bir tedbir veya alışılmışın dışında bir kararın verilmesiyle vuku bulmuştur/meydana gelmiştir.
Yavuz lâkablı Sultan Selim-i Evvel’in büyük Ortadoğu fethi ve mukaddes beldelerin anahtarlarını teslim alması, Çaldıran Ovası’nda Çaldıran Harbi’nde ortaya konan irade ile olmuştur.
İmanında ve iz’anında fevkalâde tavır ve gösterdiği salâbet-i diniye ile İslâmiyeti hakkıyla yaşamaya çalışan bir Sultan Selim’i ve iradesini Mısır seferinde görürüz.
Çaldıran Muharebesi neticesinde galibiyet ve zafer sarhoşluğu içindeki yeniçerilerin ve sipahi birliklerinin daha ileriye gidilmemesi, bu harbin ve elde edilen galibiyetin yeterli olduğunu içten içe ve derinden biraz homurdanaraktan dillendirmeleri ve kendilerine de Vezir Dukakinzâde Ahmed Paşa’nın arka çıkması Sultan Selim’i hem üzmüş hem şaşırtmış hem de büyür bir celâdetle celâllendirmişti.
Kesin ve ani karar vermeyi, Şeyhülislâm’a danışmayı, karar ve fetva ikilisiyle hareket etmeyi kendisine şiar edinen Sultan Selim-i Evvel bu hadisede de sonucu bazıları için acı ve ölüm de olsa, iradesini kararlı bir şekilde ortaya koyarak uygulamaya geçmiştir.
Vezir Hemdem Paşa çadırında idam edilmiş ve askeri savaşma isteğinden alıkoymaya destek verdiği de; kazan kaldırmaya hazır, isteksiz askere ilân ve işhad edilmiştir.
Ve meşhur hitabını atına atlayarak şöyle ifade etmiştir: “Cihad etmek, i’lâyı kelimetullah yolunda bulunmak istemeyenler karılarının yanına dönebilir.
Diğer askerân ise beni takip etsin. Sadece küçük bir irade konmuş Mısır fethedilmiş. Mekke ve Medine’den de anahtarlarla birlikte Halifelik de teslim alınmıştır.