Niyet her işimizin başıdır. Eğer müsbet Kur’ân, iman hizmetine niyet halisane yapılmış ise, çalışma ve gayreti Cenab-ı Rabb-ül Âlemin verecektir. Boşuna dememişler yapılacak işin yarısını halisane yapılacak bir niyet karşılayacaktır.

Menfilik ve aksaklıklar bizim katiyen zihin yorduğumuz ve alâkadar olduğumuz konular olmamalıdır.

Zaten müsbet iman, Kur’ân, İslâmiyet hizmetiyle aklını, kalbini, ruhunu meşgul edenler ve bu konuda pozitif bir atmosferi, düşünce ve fikir atmosferini kendilerinde oluşturanlar; eksiklik, aksaklık, noksanlıkları ifade eden ve insanı daima hizmetlerden alıkoyan menfiliklere kulak asmazlar ve ilgilenmezler.

Halis iman hizmeti niyetimizin bir muharrik güç olarak bizleri çalışmaya, gayret etmeye sevk etmelidir. Eğer böyle bir sevk etme olmuyorsa, muhakkak bir surette bizlerde bir eksiklik ve noksanlık var demektir.

Demek ki, niyet edeceğiz, ama fiiliyata dökme noktasından da çalışarak, gayret ederek, aşkla, şevkle ve ümidle Rabbimizin dergâhından münacat ederek isteyeceğiz.

Elbette ki O’nun hazinesinden hiçbir şey eksik değildir. Yeter ki ubudiyetin, kulluğun hukukunu ve sınırlarını aşarak vartalara, tehlikelere düşmeyelim.

Önemli olan iman, Kur’ân ve İslâmiyet hizmetlerinde sahip olacağımız halis niyetimize ve muvaffak olabilmek için yapacağımız duâlarımıza sadık kalalım. Rahmet-i İlâhiyenin kapısını ihlâsla, ubudiyetle, uhuvvetle, halis bir aşk ve şevk ile edeble, mütevazi bir şekilde çalmayı bilelim. Tevfik Allah’tan…