Kendimizi Risale-i Nurlar’ın gıdalandırmasından, manevî, imanî, Kur’ânî, İslâmî gıdaları almaktan yaz da gelse sıcaklar olsa; kış da gelse soğuklar olsa mahrum bırakmamalıyız…
Nefis ve şeytan müsbet ve vücudu olan her işin, her faaliyetin yapılmaması için insana muhakkak bir surette bahaneler bulundururlar… Onlar işini yapar, biz de işimizi yaparak onlara kulak asmamamız gerekmektedir…
İlimlerin içerisinde en parlağı olan iman ilminin elektriğiyle manen yanmak ve parlayıp ışık verebilmek için daima muhteşem Kur’ân tefsirleri olan Risale-i Nurlar’a; okuma ve anlama babından fişimizin takılı olması gerekmektedir… Kış gitmiş, yaz gelmiş fark etmez…
Çok ehemmiyetsiz bahanelerle, çok önemsiz vesveselerle; çok önemli olan iman hakikatlerini elde etmek ve anlayıp, anlatmak işinden ve faaliyetinden geri kalmamalıyız… Bizim matiyemiz daima aşk, şevk, ümid ve gayret olmalıdır… Risale-i Nurlar’ı okuyup anlamak konularında ümitsizlik/yeis, tembellik ve gaflet bizlere yakışmaz…
Dünya adına planlayıp, programlayıp olmazsa olmaz dediğimiz bütün faaliyetlerimizin yanına birde ahiret faaliyetlerimizi, ahirete dair yapacağımız işleri dahil edebilmeliyiz… Ve bu dahil etme faaliyeti bizim mühim işlerimizden birisi olabilmelidir…
Yalnız ahiret işlerinin “yapmazsak ne olur ki…”si yoktur… Dünya işlerinden, faaliyetlerinden bir kısmını bu şekilde sınıflandırabiliriz, fakat ahiret işlerinin hangisi ertelenmeli aksine ne gerektiriyorsa o muhakkak yapılmalıdır… Ertelemesi olmaz… Çünkü ölüm ertelenememektedir…
Risale-i Nur okumaları muhakkak bir surette hayatımızın bir önemli parçası olabilmelidir… Zorlamadan normal seyrinde, yeme içme gibi Risale-i Nur okumalarını da yapabilmeliyiz…
Bakınız!.. Risale-i Nur okumalarıyla meşgul olmayan, bahaneler bulanlar daha sonra laga-luga işlerle uğraşırlar ve bahanesiz bir şekilde treni kaçırırlar… Hem de bilerek, isteyerek bindikleri Risale-i Nur okuma trenini…
Kaçırmamak dileği ve duâsıyla…