"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Allah’a abd olana her şey musahhardır

Risale-i Nur'dan
18 Mayıs 2017, Perşembe
İ’lem Eyyühe’l-Aziz!

Kabir, âlem-i ahirete açılmış bir kapıdır; arka ciheti rahmettir, ön ciheti ise azaptır. Bütün dost ve sevgililer, o kapının arka cihetinde duruyorlar. Senin de onlara iltihak zamanın gelmedi mi? Ve onlara gidip onları ziyaret etmeye iştiyakın yok mudur? Evet, vakit yaklaştı. Dünya kazuratından temizlenmek üzere bir gusül lâzımdır. Yoksa, onlar istikzar ile ikrah edeceklerdir.

Eğer İmam-ı Rabbânî Ahmed-i Fârukî bugün Hindistan’da hayattadır diye ziyaretine bir dâvet vuku bulsa, bütün zahmetlere ve tehlikelere katlanarak, ziyaretine gideceğim. Binaenaleyh, İncil’de “Ahmed,” Tevrat’ta “Ahyed,” Kur’ân’da “Muhammed” ismiyle müsemma İki Cihanın Güneşi, kabrin arka tarafında milyonlarca Fârukî Ahmedler ile muhat olarak sâkindir. Onların ziyaretlerine gitmek için niye acele etmiyoruz? Geri kalmak hatadır.

Şu esasata dikkat lâzımdır:

1. Allah’a abd olana her şey musahhardır, olmayana her şey düşmandır.

2. Her şey kader ile takdir edilmiştir. Kısmetine razı ol ki, rahat edesin.

3. Mülk Allah’ındır, sende emaneten duruyor. O emaneti ibka edip, senin için muhafaza edecek; sende kalırsa, meccanen zâil olur, gider.

4. Devam olmayan bir şeyde lezzet yoktur. Sen zâilsin, dünya da zâildir, halkın dünyası da zâildir, kâinatın şu şekl-i hâzırı da zâildir. Bunlar saniye ve dakika ve saat ve gün gibi birbirini takiben zevale gidiyorlar.

5. Ahirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fânî dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme.

Mesnevî-i Nuriye, Habbe, s. 143-144

LÛ­GAT­ÇE:

abd: Kul.

İ’lem Eyyühe’l-Aziz: Bil ki ey aziz.

ikrah: İğrenme, tiksinme.

istikzar: Pis görme, çirkin bulma.

kazurat: Pislikler, kirler.

muhat: Çevrelenmiş.

musahhar: Boyun eğen, emir ve itaat altına alınmış.

***

Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları

İmanımız, sarsılmaz hadsiz delillere dayanıyor

(Dünden devam)

İKİNCİ NOKTA:

Başta Kur’ân, bütün semavî kitaplar ve suhuflar ve başta Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm olarak bütün peygamberler (aleyhimüsselâm), bütün dâvâları beş altı esas üzerine dönüyorlar. Mütemadiyen o esasları ders vermeye ve ispat etmeye çalışıyorlar. Onların peygamberliklerine ve doğruluklarına şehadet eden bütün hüccetler ve deliller, o esaslara bakıyorlar, onların hakkaniyetlerine kuvvet veriyorlar. O esaslar ise, iman-ı billâh ve iman-ı bi’l-ahiret ve sair rükünlere imandır.

Demek, imanın altı rüknü birbirlerinden ayrılmaları mümkün değildir. Her birisi, umumunu ispat eder, ister, iktiza eder. O altı, öyle bir küll ve küllîdir ki, tecezzi kabul etmez ve inkısamı imkân haricindedir. Nasıl ki, kökü göklerde Tuba Ağacı gibi, her bir dalı, her bir meyvesi, her bir yaprağı, o koca ağacın küllî tükenmez hayatına dayanıyor. O kuvvetli ve güneş gibi zâhir o hayatı inkâr edemeyen bir tek muttasıl yaprağın hayatını inkâr edemez. Eğer etse, o ağaç, dalları ve meyveleri ve yaprakları sayısınca o münkiri tekzip edecek, susturacak. Öyle de, iman, altı rükünleriyle aynı vaziyettedir.

Bu makamın başında, altı nokta ve her bir nokta dahi beş nükte olarak, altı erkân-ı imaniyeyi otuz altı nüktede beyan etmek niyet edilmişti. Ve baştaki dehşetli suale izahat ile cevap vermek murad etmiştim. Fakat bazı arızalar meydan vermediler. Tahmin ederim ki, Birinci Nokta kâfi bir mikyas olmasından, daha, zekilere ziyade izaha ihtiyaç kalmadı. Ve tam anlaşıldı ki, bir Müslüman bir hakikat-i imaniyeyi inkâr etse, küfr-ü mutlaka düşer. Çünkü başka dinlerin icmallerine mukabil, İslâmiyet’te tam izahat verilmiş, rükünler birbiriyle zincirlenmiş. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmı tanımayan, tasdik etmeyen bir Müslüman, Allah’ı da (sıfâtıyla) daha tanımaz ve ahireti bilmez. Bir Müslümanın imanı o kadar kuvvetli ve sarsılmaz hadsiz hüccetlere dayanıyor ki, inkârda hiçbir özür kalmıyor. Âdeta akıl kabulde mecbur oluyor.

(Bölüm sonu)

Şuâlar, On Birinci Şuâ (Denizli Hapsinin Bir Meyvesi), Dokuzuncu Mesele

Okunma Sayısı: 3060
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı