"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir mesleği takip edenler tekrara mecbur olurlar

Risale-i Nur'dan
19 Ağustos 2017, Cumartesi
(11-13, 15 Nisan 1909)

Lemaan-ı Hakikat ve İzale-i Şübehat

29-31 Mart, 2 Nisan 1325; Volkan, Sayı: 101-103, 105.

Vehim: “Sen bu hakaikı çok tekrar ediyorsun, hem de aynı ibare ile.”

İrşad: Evvelâ, hakikat olduğu için tekrar ediyorum. Hakikat de ziya gibi usandırmaz. Hem de üç-dört makalede yazdım. Muterizler tecahül ettiler. Gözlerine sokmak istiyorum. Çocuklara tekrar lâzımdır. Hem de bir meslek takip ettiğimi gösteriyorum. Bir mesleği takip edenler tekrara mecbur olurlar. Hem de, bir şeyin esası atılsa, mükerreren irca-ı nazar lâzımdır. Mesleksiz olanlardır ki, her yola sapıyorlar. Bizim tarîkımız birdir. Lâkin, Türkçe elfazından pek zengin değilim, bazı usandırıcı elfazı tekrar ediyorum.

Vehim: “Siz cemiyetinize ‘İttihad-ı Muhammedî’ ünvanını vermişsiniz. Bundan, sureten müntesip olmayanlar evhama düşüyorlar. Başka bir ünvana tebdil etseniz ne olur?”

İrşad: İttihad-ı Muhammedî ikidir: Biri aksa’l-maksaddır ki, umum mü’minler imanla dâhildir; diğeri onun tezahür ve tecellisine bilfiil hizmet eden cemiyettir ki, mukaddimesidir. Buna resmen intisap, Şeriat-ı Ahmediyenin ahkâm-ı münifesine müraata azm-i kat’î iledir. Bu azim ve tevbeye karşı taannüd edenler evhama düşüyorlar.

Hem de bu cemiyetten maksad, ittihad-ı Muhammedîyi tecellî ettirmektir. Ve o hakikat-i sâkite ve sâkineyi ihtizaza getirmektir. Bu cemiyete gayet cazibedar ve cellâb bir ünvan lâzımdır ki, nur-u iman ile münevver olan muvahhidîni cezb edebilsin. Sair cemiyetlerde, müsemma ismini arıyor. Bunda ise, isim müsemmasını arıyor.

Hem de “Kur’ân” lâfzı her âyete ve lâfz-ı âlem her nev’e ve su lâfzı her katreye ıtlakları gibi; cemî mü’minîne muhit olan “İttihad-ı Muhammedî” ünvanı, her bir cemiyet-i İslâmiyeye ıtlak olunabilir. Nasıl ki umum mü’min Muhammedîdir, her ferd-i mü’min de Muhammedîdir; biz de Muhammedîyiz, Ahmedîyiz.

Eski Said Dönemi Eserleri, Makàlât, s. 85

LÛ­GAT­ÇE:

ahkâm-ı münife: Yüce hükümler.

aksa’l-maksad: En yüce maksat.

cellâb: Celb edici, ilgi çekici.

hakikat-i sâkite ve sâkine: Sakin ve sessiz hakikat.

ıtlak: Deme, denilme.

irca-ı nazar: Geri dönüp bakmak, nazarı çevirmek, ilgilenmek.

Lemaan-ı Hakikat ve İzale-i Şübehat: Hakikat Parıltıları ve Şüpheleri İzâle.

muvahhidîn: Allah’ın bir olduğuna inananlar, tevhid ehli, mü’minler.

müraat: Riayet etme, uyma.

müsemma: İsimlendirilen mana.

taannüd: İnat etme.

ziya: Işık.

***

Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları

O sıkıntılı çilehanenin Ashab-ı Kehf mağarasına çevrilmesi

 

…Gizli münafıkların aleyhimizde desiselerle bizi cezalandırmaya çalışmaları ve benim zehirli hastalığımdan dolayı beni de hastahaneye resmî emirle mecbur etmek endişesi bizi sıkarken, birden inayet-i İlâhiye imdada geldi. Mübarek kardeşlerimin halis duâlarıyla zehirin tehlikesi geçmiş ve o merhum şehidin [Hafız Ali], kuvvetli emarelerle, kabrinde Nurlarla meşgul olması ve sual meleklerine Nurlarla cevap vermesi; ve onun bedeline ve onun sisteminde Nurlara çalışacak Denizli kahramanı Hasan Feyzi (rahmetullahi aleyh) ve arkadaşları perde altında tesirli bir surette hizmetler ve düşmanlarımızın dahi, mahpusların birden Nurlarla ıslâh olmaları cihetinde, hapisten çıkmamıza taraftar olması ve Ashab-ı Kehf misillü Nur Şakirdleri o sıkıntılı çilehaneyi Ashab-ı Kehf ve eski zaman ehl-i riyâzâtının mağaralarına çevirmesi ve istirahat-i kalple Nurların neşrine ve yazmasına sa’yleriyle, inayet-i Rabbaniyenin imdadımıza yetiştiğini ispat etti.

Hem kalbime geldi ki: Madem İmam-ı A’zam gibi eazım-ı müçtehidîn hapis çekmiş ve İmam-ı Ahmed ibni Hanbel gibi bir mücahid-i ekber, Kur’ân’ın bir tek meselesi için hapiste pek çok azap verilmiş ve şekva etmeyerek kemal-i sabırla sebat edip o meselelerde sükût etmemiş. Ve pek çok imamlar ve allâmeler, sizlerden pek çok ziyade azap verildiği halde, kemal-i sabır içinde şükredip sarsılmamışlar. Elbette sizler, Kur’ân’ın müteaddit hakikatleri için pek büyük sevap ve kazanç aldığınız halde pek az zahmet çektiğinize binler teşekkür etmek borcunuzdur.

Lem’alar, Yirmi Altıncı Lem’a, On Altıncı Rica, s. 398

Okunma Sayısı: 2672
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı