"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bizi geri bırakan, cehalet ve İslâma muhalefettir

Risale-i Nur'dan
20 Ocak 2018, Cumartesi
İttihad-ı Muhammedî (aleyhissalâtü vesselâm) cemaatine isnat ettikleri dokuz evham-ı fasideyi reddedeceğim.

....

Beşinci Vehim:

“Ecnebîlerin bundan tevahhuş etmek ihtimali var?”

Elcevap: Bu ihtimale ihtimal verenler, mütevahhiştir. Zira, merkez-i taassuplarında İslâmiyet’in ulviyetine dair konferanslarla (HÂŞİYE) takdis etmeleri bu ihtimali reddeder. Hem de düşmanlarımız onlar değiller. Asıl bizi bu kadar düşüren ve i’lâ-yı kelimetullaha mâni olan, cehalet ve neticesi olan muhalefet-i Şeriattır; ve zaruret ve onun semeresi olan sû-i ahlâk ve harekettir; ve ihtilâf ve onun mahsulü olan ağraz ve nifaktır ki, ittihadımız bu üç insafsız düşmana hücumdur.

Amma ecnebîlerin vahşî oldukları Kurun-u Vustada, İslâmiyet, vahşete karşı husumet ve taassuba mecbur olduğu hâlde, adalet ve itidalini muhafaza etmiş, hiçbir vakit Engizisyon gibi etmemiş. Ve zaman-ı medeniyette, ecnebîler, medenî ve kuvvetli olduklarından, zararlı olan husûmet ve taassup zâil olmuştur. Zira, din nokta-i nazarından medenîlere galebe çalmak ikna iledir, icbar ile değildir; ve İslâmiyet’i, mahbub ve ulvî olduğunu, evamirine imtisalen ef’al ve ahlâk ile göstermek iledir. İcbar ve husûmet, vahşîlerin vahşetine karşıdır.

HÂŞİYE: Bismarck ve Mister Carlyle gibilerin malûm beyanatlarına işaret eder.

Eski Said Dönemi Eserleri, Makalat, Y.A.N., Aralık-2017, s. 60

Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları

Risale-i Nur, o sıkıntılı hayatı bana sevdirdi

 

On Beşinci Rica

Bir zaman Emirdağı’nda ikamete memur ve tek başıma, menzilde âdeta bir haps-i münferid ve bana çok ağır gelen tarassudlar ve tahakkümlerle bana işkence vermelerinden, hayattan usandım, hapisten çıktığıma teessüf ettim. Ruh u canımla Denizli hapsini arzuladım ve kabre girmeyi istedim. Ve “Hapis ve kabir bu tarz-ı hayata müreccahtır” diye, ya hapse veya kabre girmeye karar verirken, inayet-i İlâhiye imdada yetişti, kalemleri teksir makinesi olan Medresetüzzehra şakirdlerinin ellerine yeni çıkan teksir makinesini verdi. Birden, Nurun kıymettar mecmualarından her tanesi, bir kalemle beş yüz nüsha meydana geldi. Fütuhata başlamaları, o sıkıntılı hayatı bana sevdirdi, “Hadsiz şükür olsun” dedirtti.

Bir miktar sonra, Risale-i Nur’un gizli düşmanları, fütuhat-ı Nuriyeyi çekemediler, hükümeti aleyhimize sevk ettiler. Yine hayat bana ağır gelmeye başladı. Birden inayet-i Rabbaniye tecellî etti. En ziyade Nurlar’a muhtaç olan alâkadar memurlar, vazifeleri itibarıyla, müsadere edilen Nur Risalelerini kemal-i merak ve dikkatle mütalâa ettiler. Fakat Nurlar onların kalplerini kendine taraftar eyledi. Tenkit yerine takdire başlamalarıyla Nur Dershanesi çok genişlendi, maddî zararımızdan yüz derece ziyade menfaat verdi, sıkıntılı telâşımızı hiçe indirdi.

Sonra, gizli düşman münafıklar, hükümetin nazar-ı dikkatini benim şahsıma çevirdiler. Eski siyasî hayatımı hatırlattırdılar. Hem adliyeyi, hem maarif dairesini, hem zabıtayı, hem Dahiliye Vekâletini evhamlandırdılar. Partilerin cereyanları ve komünistlerin perdesinde anarşistlerin tahrikâtıyla o evham genişlendi. Bizi tazyik ve tevkif ve ellerine geçen risaleleri müsadereye başladılar. Nur şakirdlerinin faaliyetine tevakkuf geldi. Benim şahsımı çürütmek fikriyle, bir kısım resmî memurlar, hiç kimsenin inanmayacağı isnadlarda bulundular, pek acib iftiraları işaaya çalıştılar. Fakat kimseyi inandıramadılar.

Sonra, pek adi bahanelerle, zemheririn en şiddetli soğuk günlerinde beni tevkif ederek, büyük ve gayet soğuk ve iki gün sobasız bir koğuşta, tecrid-i mutlak içinde hapsettiler. Ben küçük odamda günde kaç defa soba yakar ve daima mangalımda ateş varken, zaafiyet ve hastalığımdan zor dayanabilirdim. Şimdi, bu vaziyette, hem soğuktan bir sıtma, hem dehşetli bir sıkıntı ve hiddet içinde çırpınırken, bir inayet-i İlâhiye ile bir hakikat kalbimde inkişaf etti.

(Devamı var)

Lem’alar, Yirmi Altıncı Lem’a, s. 390

Okunma Sayısı: 1643
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı