"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu vatana hükmedenler dindarlığa taraftar olup teşvik etmeli

Risale-i Nur'dan
23 Eylül 2016, Cuma
Saniyen: Yüz bin defa haşa! İştigal ettiğimiz ulûm-u îmaniye, rıza-i İlâhiyeden başka hiçbir şeye alet olamaz.

Evet, güneş kamere peyk ve tabî olmadığı gibi; saadet-i ebediyenin nûranî ve kudsî anahtarı ve hayat-ı uhreviyenin bir güneşi olan îman dahi, hayat-ı içtimaiyenin aleti olamaz. Evet, bu kâinatın en muazzam meselesi ve şu hilkat-i âlemin en büyük muamması olan sırr-ı îmandan daha ehemmiyetli bir mesele-i kâinat yoktur ki, bu mesele-i sırr-ı îman ona alet olsun. 

Ey heyet-i hâkime! Eğer bu işkenceli tevkifim, yalnız hayat-ı dünyeviyeme ve şahsıma ait olsa idi, emîn olunuz ki, on seneden beri sükût ettiğim gibi yine sükût edecektim. Fakat, tevkifim çokların hayat-ı ebediyelerine ve muazzam tılsım-ı kâinatın keşfini tefsir eden Risale-i Nur’a ait olduğundan, yüz başım olsa ve her gün biri kesilse, bu sırr-ı azîmden vazgeçmeyeceğim. Ve sizin elinizden kurtulsam, elbette ecel pençesinden kurtulamayacağım. Ben ihtiyarım, kabir kapısındayım. İşte o müthiş tılsım-ı kâinat keşşafı olan Kur’ân-ı Hâkîm’in o muazzam keşfini göze gösterir bir sûrette tefsir eden Risale-i Nur’un o tılsıma ait yüzer meselelerinden, bu herkesin başına gelecek olan ecele ve kabre ait yalnız bu sırr-ı îmana bakınız ki: 

Acaba, bu dünyanın bütün muazzam mesail-i siyasiyesi, ölüme, ecele inanan bir adama daha büyük olabilir mi ki, bunu ona alet etsin? Çünkü, vakit muayyen olmadığından, her vakit baş kesebilen ecel, ya îdam-ı ebedîdir veyahut daha güzel bir âleme gitmeye bir terhis tezkeresidir. Hiçbir vakit kapanmayan kabir; ya hiçlik ve zulümat-ı ebediye kuyusunun kapısıdır veyahut daha daimî ve daha nûranî bakî bir dünyanın kapısıdır. 

İşte, Risale-i Nur, keşfiyat-ı kudsiye-i Kur’âniyenin feyziyle, iki kere iki dört eder derecesinde kat’iyetle gösterir ki, eceli, îdam-ı ebedîden terhis vesîkasına ve kabri, dipsiz, hiçlik kuyusundan müzeyyen bir bahçe kapısına çevirmeleri, şüphesiz, kat’î bir çaresi var. İşte bu çareyi bulmak için bütün dünya saltanatı benim olsa bilâtereddüt feda ederim. Evet, hakîki aklı başında olan feda eder. 

İşte, efendiler, bu mesele gibi yüzer mesail-i îmaniyeyi keşf ve izah eden Risale-i Nur’a, evrak-ı muzırra gibi—haşa yüz bin defa haşa!—siyaset cereyanlarına alet edilmiş garazkâr kitaplar nazarıyla bakmak, hangi insaf müsaade eder, hangi akıl kabul eder, hangi kanun iktiza eder? Acaba istikbal nesl-i atîsi ve hakîki istikbal olan ahiretin ehli ve Hâkim-i Zülcelâli, bu suali, müsebbiblerinden sormayacaklar mı? Hem, bu mübarek vatanda bu fıtraten dindar millete hükmedenler, elbette dindarlığa taraftar olması ve teşvik etmesi, vazife-i hâkimiyet cihetiyle lâzımdır. Hem madem, laik cumhuriyet, prensibiyle bîtarafane kalır ve o prensibiyle dinsizlere ilişmez; elbette dindarlara dahi bahaneler ile ilişmemek gerektir.

Tarihçe-i Hayat, Eskişehir Hayatı, s. 339

Okunma Sayısı: 1973
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı