"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Delil ve akıbete bakınız

Risale-i Nur'dan
19 Temmuz 2018, Perşembe
Sual: “Neden hüsn-ü zannımıza sû-i zan edersin? Eski padişahlar ve eski hükûmetler seni haktan çeviremedi, Jön Türkler sizi kendilerine ram ve müdaheneci edemediler. Zira seni hapis ettiler, asacaklardı; sen tezellül etmedin, merdane çıktın. Hem sana büyük maaş vereceklerdi; kabul etmedin. Demek sen onların taraftarlığı için demiyorsun. Demek hak taraftarısın.”

Cevap: Evet, hakkı tanıyan, hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmez. Zira hakkın hatırı âlîdir, hiçbir hatıra feda edilmemek gerektir. Fakat şu hüsn-ü zannınızı kabul etmem. Zira bir müfside, bir dessasa da hüsn-ü zan edebilirsiniz; delil ve akıbete bakınız.

Sual: “Nasıl anlayacağız? Biz cahiliz, sizin gibi ehl-i ilmi taklit ederiz.”

Cevap: Çendan cahilsiniz, fakat âkılsınız. Hanginizle zebip, yani üzümü paylaşsam, zekâvetiyle bana hile edebilir. Demek cehliniz özür değil. İşte müştebih ağaçları gösteren, semereleridir. Öyle ise benim ve onların fikirlerimizin neticelerine bakınız. İşte birisinde istirahat ve itaattir, ötekisinde ihtilâf ve zarar saklanmıştır.

Size bir misal daha söyleyeceğim: Şu sahrada bir nâr görünür. Ben derim, “Nurdur.” Nâr olsa da, eski nârdan kalma zayıf, yukarı tabakasıdır. Geliniz, etrafına halka tutup temaşa edelim. İstifaza edip tâ tabaka-i nâriye yırtılsın; istifade eyleyelim. Eğer dediğim gibi nur ise, zaten istifade edeceğiz. Eğer onların dedikleri gibi nâr olsa, karıştırmadık ki bizi yaksın. Onlar diyorlar ki: “Ateş suzandır.” Eğer nur olursa, kalp ve gözlerini kör eder. Eğer nâr olursa, cisim ve libaslarını yandırır. Zira şu nâr dedikleri nur-u saadet, (HÂŞİYE-1) dünyanın hangi tarafına çıkmış ise milyonlarla insanın tulum gibi kan suyu üzerine boşaltılmış ise söndürülmemiş. Hatta bu iki senedir, mülkümüzde iki üç defa söndürülmesine teşebbüs edildi. Fakat söndürmek isteyenler kendileri söndüler. (HÂŞİYE-2)

Sual: “Sen dedin, ‘Ateş değil’; şimdi ateş nazarıyla bakıyorsun?”

Cevap: Evet, nur, fenalara nârdır.

HÂŞİYE-1: Burada dahi Risale-i Nur’u hissetmiş, fakat siyaset perdesiyle bakmış, hakikatin şekli değişmiş.

HAŞİYE-2: Said’i yirmi beş sene ezen bir parti, bu zulmü, sönmesiyle tasdik etti.

Eski Said Dönemi Eserleri, Münâzarât, s. 174

LÛ­GAT­ÇE:

âkıl: Akıllı.

dessas: Aldatıcı, desiseci.

Jön Türk: Batı tarzı yenileşme taraftarı genç Osmanlı.

hüsn-ü zan: Bir kimse hakkında iyi düşünceye sahip olma.

istifaza: Feyiz alma; ilim, irfan ve manevî zenginlik kazanma.

müdaheneci: Dalkavuk.

müfsid: İfsad eden, bozan, karıştıran.

müştebih: Birbirine benzeyen.

nâr: Ateş.

semere: Meyve.

sû-i zan: Bir kimse hakkında kötü düşünceye sahip olma.

suzan: Yakan, yakıcı.

tabaka-i nâriye: Ateş tabakası.

tezellül etmek: Alçalmak, zillete düşmek.

Okunma Sayısı: 17484
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı