"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Din-i Hak, saadetin fihristesidir

Risale-i Nur'dan
24 Ocak 2019, Perşembe
Nübüvvet, beşerdeki hayır ve kemalâtın fezlekesi ve esasıdır. Din-i Hak, saadetin fihristesidir. İman, bir hüsn-ü münezzeh ve mücerreddir.

Dokuzuncu Nota

Bil ki, nev-i beşerde nübüvvet, beşerdeki hayır ve kemalâtın fezlekesi ve esasıdır. Din-i Hak, saadetin fihristesidir. İman, bir hüsn-ü münezzeh ve mücerreddir. Madem şu âlemde parlak bir hüsün, geniş ve yüksek bir hayır, zâhir bir hak, faik bir kemal görünüyor; bilbedahe, hak ve hakikat, nübüvvet içindedir ve nebîler elindedir. Dalâlet, şer ve hasaret, onun muhalifindedir.

Mehasin-i ubudiyetin binlerinden yalnız buna bak ki: 

Nebî Aleyhisselâm, ubudiyet cihetiyle muvahhidînin kalplerini ıyd ve Cuma ve cemaat namazlarında ittihad ettiriyor ve dillerini bir kelimede cem ediyor. Öyle bir surette ki, şu insan, Ma’bud-u Ezelî’nin azamet-i hitabına, hadsiz kalplerden ve dillerden çıkan sesler, duÂlar, zikirlerle mukabele ediyor. O sesler, duâlar, zikirler birbirine tesanüd ederek ve birbirine yardım edip ittifak ederek öyle geniş bir surette Ma’bud-u Ezelî’nin ulûhiyetine karşı bir ubudiyet gösteriyor ki, güya küre-i arz kendisi o zikri söylüyor, o duâyı ediyor ve aktârıyla namaz kılıyor ve etrafıyla, semavatın fevkinde izzet ve azametle nâzil olan “Akîmü’s-salâte” [Namazı dosdoğru kılınız. (Bakara Sûresi: 43)] emrini, küre-i arz imtisal ediyor. 

Bu sırr-ı ittihad ile, kâinat içinde bir zerre gibi zayıf, küçük bir mahlûk olan şu insan, ubudiyetin azameti cihetiyle Hâlık-ı Arz ve Semavatın mahbub bir abdi ve arzın halifesi, sultanı ve hayvanatın reisi ve hilkat-i kâinatın neticesi ve gayesi oluyor.

Evet, eğer namazların arkasında, hususan bayram namazlarında, bir anda “Allahu ekber” diyen yüzer milyon insanların sesleri, âlem-i gaybda ittihad ettikleri gibi, âlem-i şehadette dahi birbiriyle ittihad edip içtima etse, küre-i arz tamamıyla büyük bir insan olup, azametine nisbeten büyük bir seda ile söylediği “Allahu ekber”e müsâvî geldiğinden, o muvahhidînin ittihadıyla bir anda “Allahu ekber” demeleri, küre-i arzın büyük bir “Allahu ekber”i hükmüne geçiyor. Âdeta bayram namazlarında âlem-i İslâm’ın zikir ve tesbihiyle zemin zelzele-i kübraya mazhar olup, aktâr ve etrafıyla “Allahu ekber” deyip, kıblesi olan Kâbe-i Mükerreme’nin samimî kalbiyle niyet edip, Mekke ağzıyla, Cebel-i Arefe diliyle “Allahu ekber” diyerek, o tek kelime, etraf-ı arzdaki umum mü’minlerin mağara-misal ağızlarındaki havada temessül ediyor. Bir tek “Allahu ekber” kelimesinin aks-i sedasıyla hadsiz “Allahu ekber” vuku bulduğu gibi, o makbul zikir ve tekbir, semavatı dahi çınlatıp berzah âlemlerine de temevvüç ederek seda veriyor.

İşte, bu arzı böyle kendine sacid ve âbid ve ibadına mescid ve mahlûklarına beşik ve kendine müsebbih ve mükebbir eden Zat-ı Zülcelâl’e, yerin zerratı adedince hamd ve tesbih ve tekbir edip ve mevcudatı adedince hamd ediyoruz ki, bize bu nevi ubudiyeti ders veren Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmına ümmet eylemiş.

Lem’alar, On Yedinci Lem’a, s. 222

Lûgatçe:

âbid: İbadet eden, kulluk eden.

aks-i seda: Ses yankılanması.

aktâr: Taraflar, yanlar.

âlem-i şehadet: Şehadet âlemi, gözle gördüğümüz âlem.

cebel-i Arefe: Arafat Dağı.

Din-i Hak: Hak din, İslâmiyet.

faik: Üstün, seçkin, yüksek.

fezleke: Hülâsa, özet.

hilkat-i kâinat: Kâinatın yaratılışı.

hüsn-ü münezzeh ve mücerred: Çirkinliklerden, noksanlardan uzak olan, saf, arınmış, hâlis güzellik.

ıyd: Bayram.

ibâd: Abdler, kullar.

mehasin-i ubudiyet: Kulluğun, ibadetin iyilik ve güzellikleri.

muvahhidîn: Allah’ın varlığına ve birliğine inananlar.

müsâvî: Birbirine denk, aynı seviyede olan.

mükebbir: Tekbir getiren, “Allahü ekber” diyen.

müsebbih: Tesbih eden.

nev-i beşer: İnsan nev’i, insanlık.

nübüvvet: Peygamberlik.

sâcid: Secde eden.

temessül: Bir şekil ve surete girme, cisimlenme.

temevvüç: Dalgalanma, dalga dalga olma.

ubudiyet: Kulluk.

zelzele-i kübra: En büyük zelzele, sarsıntı.

Okunma Sayısı: 1744
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı