Ehl-i dalâlet, ehl-i ilmi, ilmi vasıta-i cer etmekle itham ediyorlar, “İlmi ve dini kendilerine medar-ı maişet yapıyorlar” deyip insafsızcasına onlara hücum ediyorlar. Bunları fiilen tekzip lâzımdır.
Eski Said minnet almazdı. Minnetin altına girmektense ölümü tercih ederdi. Çok zahmet ve meşakkat çektiği halde kaidesini bozmadı. Eski Said’in, senin bu biçare kardeşine irsiyet kalan şu hasleti ise, tezehhüd ve sun’î bir istiğnâ değil, belki dört beş ciddî esbaba istinat eder.
Birincisi: Ehl-i dalâlet, ehl-i ilmi, ilmi vasıta-i cer etmekle itham ediyorlar, “İlmi ve dini kendilerine medar-ı maişet yapıyorlar” deyip insafsızcasına onlara hücum ediyorlar. Bunları fiilen tekzip lâzımdır.
İkincisi: Neşr-i hak için enbiyaya ittibâ etmekle mükellefiz. Kur’ân-ı Hakîmde, hakkı neşredenler “İn ecriya illâ alellah” [Benim mükâfâtımı vermek ancak Allah’a aittir. (Yunus Sûresi: 72)] diyerek insanlardan istiğnâ göstermişler. Sûre-i Yâsin’de “İttebiû men lâ yes’elüküm ecran ve hüm muhtedûn” [Doğru yolda olan ve sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere tâbi olun. (Yâsin Sûresi: 21.)] cümlesi, meselemiz hakkında çok mânidardır.
Üçüncüsü: Birinci Söz’de beyan edildiği gibi, Allah namına vermek, Allah namına almak lâzımdır. Halbuki, ekseriya ya veren gafildir; kendi namına verir, zımnî bir minnet eder. Ya alan gafildir; Mün’im-i Hakikîye ait şükrü, senâyı zâhirî esbaba verir, hata eder.
Devamı için bkz: Mektubat, İkinci Mektub
LÜGATÇE
vasıta-i cer etmek: Bir şeyi kazanç veya menfaate âlet etmek.
medar-ı maişet: Geçim kaynağı.
istiğnâ: Tokgözlülük. Kimsenin minneti altına girmeme.