"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Doğrulukla manevî hastalıklarımızı tedavi etmeliyiz

Risale-i Nur'dan
23 Eylül 2018, Pazar
Hayat-ı içtimaiyemizin esası olan sıdkı, doğruluğu içimizde ihya edip, onunla manevî hastalıklarımızı tedavi etmeliyiz.

“Üçüncü Kelime” ki, bütün hayatımdaki tahkikatımla ve hayat-ı içtimaîyenin çalkamasıyla hülâsa ve zübdesi bana kat’î bildirmiş ki:

Sıdk, İslâmiyet’in üssü’l-esasıdır ve ulvî seciyelerinin rabıtasıdır ve hissiyat-ı ulviyesinin mizacıdır. Öyle ise hayat-ı içtimaiyemizin esası olan sıdkı, doğruluğu içimizde ihya edip, onunla manevî hastalıklarımızı tedavi etmeliyiz.

Evet, sıdk ve doğruluk, İslâmiyet’in hayat-ı içtimaiyesinde ukde-i hayatiyesidir. Riyakârlık, fiilî bir nevi yalancılıktır. Dalkavukluk ve tasannu, alçakça bir yalancılıktır. Nifak ve münafıklık, muzır bir yalancılıktır. Yalancılık ise, Sâni-i Zülcelâl’in kudretine iftira etmektir.

Küfür, bütün envaıyla kizbdir, yalancılıktır. İman, sıdktır, doğruluktur. Bu sırra binaen, kizb ve sıdkın ortasında hadsiz bir mesafe var; şark ve garb kadar birbirinden uzak olmak lâzım geliyor. Nâr ve nur gibi birbirine girmemek lâzım. Hâlbuki gaddar siyaset ve zalim propaganda birbirini karıştırmış, beşerin kemalâtını da karıştırmış. (HAŞİYE)

HÂŞİYE: Ey kardeşlerim! Kırk beş sene evvel Eski Said’in bu dersinden anlaşılıyor ki o Said siyasetle, içtimaîyat-ı İslâmiye ile ziyade alâkadardır. Fakat sakın zannetmeyiniz ki o, dini siyasete alet veya vesile yapmak mesleğinde gitmiş. Hâşâ! Belki, o bütün kuvvetiyle siyaseti dine alet ediyormuş. Ve derdi ki: “Dinin bir hakikatini bin siyasete tercih ederim.” Evet, o zamanda, kırk-elli sene evvel hissetmiş ki bazı münafık zındıkların siyaseti dinsizliğe alet etmeye teşebbüs niyetlerine ve fikirlerine mukabil, o da bütün kuvvetiyle siyaseti İslâmiyetin hakaikına bir hizmetkâr, bir alet yapmaya çalışmış. Fakat o zamandan yirmi sene sonra gördü ki o gizli münafık zındıkların, Garplılaşmak bahanesiyle siyaseti dinsizliğe alet yapmalarına mukabil, bir kısım dindar ehl-i siyaset, dini siyaset-i İslâmiyeye alet etmeye çalışmışlardı. İslâmiyet güneşi yerdeki ışıklara alet ve tâbi olamaz. Ve alet yapmak, İslâmiyetin kıymetini tenzil etmektir, büyük bir cinayettir. 

Hatta Eski Said, o çeşit siyaset tarafgirliğinden gördü ki: Bir salih âlim, kendi fikr-i siyasîsine muvafık bir münafığı hararetle sena etti ve siyasetine muhalif bir salih hocayı tenkit ve tefsik etti. 

Eski Said ona dedi: “Bir şeytan senin fikrine yardım etse, rahmet okutacaksın. Senin fikr-i siyasiyene muhalif bir melek olsa, lânet edeceksin.” Bunun için Eski Said “Euzü billahi mine’ş-şeytani ve’s-siyaseti.” [Şeytanın ve siyasetin şerrinden Allah’a sığınırım] dedi. Ve otuz beş seneden beri siyaseti terk etti. (HAŞİYE-1)

Said Nursî

HAŞİYE-1: Siyaseti Yeni Said bütün bütün terk ettiği için bakmadığından, Eski Said’in siyasete temas eden Hutbe-i Şamiye dersinin (onun yerine) tercümesi yazıldı. (HAŞİYE-2)

HAŞİYE-2: Hem Üstadımızın yirmi yedi senelik hayatı ve yüz otuz parça kitabı ve mektupları, üç mahkeme (*) ve hükûmet memurları tarafından tam tetkik edildiği ve aleyhinde çalışan zalim mürted ve münafıklara karşı mecbur da olduğu hâlde, hatta idamı için gizli emir verildiği hâlde, dini siyasete alet ettiğine dair en ufak bir emare bulamamaları, dini siyasete alet etmediğini kat’î ispat ediyor. Ve hayatını yakından tanıyan biz Nur Şakirdleri ise, bu fevkalâde hâle karşı hayranlık duymakta ve Risale-i Nur dairesindeki hakikî ihlâsa bir delil saymaktayız.

Nur Şakirdleri

(*) Şimdi yüz mahkeme.

Eski Said Dönemi Eserleri, Hutbe-i Şamiye, s. 250

Lûgatçe:

enva’: Nev’ler, türler, çeşitler.

Garplılaşmak: Batılılaşmak, Avrupa kültür ve medeniyetini benimsemek.

hâşâ: Asla, kesinlikle öyle değil.

hayat-ı içtimaiye: Toplum hayatı.

içtimaiyat-ı İslâmiye: İslâma ve Müslümanlara ait sosyal hayata dair meseleler.

ihya etmek: Hayat vermek.

kizb: Yalan.

küfür: Allah’ı inkâr etme, dinsizlik, inançsızlık.

mürted: İslâmiyetten çıkan.

nâr: Ateş.

rabıta: Bağ.

riyakârlık: İki yüzlülük, özü sözü bir olmama.

seciye: Tabiat, karakter, cibilliyet.

sıdk: Doğruluk.

şark: Doğu.

tasannu: Yapmacık hareket.

tefsik etmek: Günahla ve haktan ayrılmakla suçlamak.

tenzil etmek: İndirmek, düşürmek.

ukde-i hayatiye: Hayat düğümü.

üssü’l-esas: En önemli esas, temel esas.

zındık: Allah’ı inkâr eden, imansız, dinsiz.

zübde: Öz, özet.

Okunma Sayısı: 1998
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı