"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dünyaya tenezzül etmemekle ihlâsı muhafazaya mükellefiz

Risale-i Nur'dan
21 Nisan 2017, Cuma
Aziz sıddık kardeşlerim Tahirî, Sabri, Salâhaddin, Mehmed, Mustafa!

Evvelâ: Bu gelen şuhur-u selâsenin hürmetine ve Nur Şakirdlerinin sadâkat ve ihlâslarının hürmetine, çok ehemmiyetli, hakkımda bir sebeb-i itab ve tokat bir hâdiseyi tamire çalışacağız; ve gücenmeyiniz. 

Şöyle ki: Bu gece hiç görmediğim bir itab, bir tâzib suretinde manevî bir şiddetli ihtar ile denildi ki:

“Dünyaya, zevke, keyfe tenezzül etmemekle Nurlar’daki ihlâs ve istiğnayı muhafazaya mükelleftin. Ve bu asırda ‘Onlar, bilerek ve severek dünya hayatını tercih ediyorlar. (İbrahim Sûresi: 3.)’ sırrıyla dünyayı dine tercih etmek ve bilerek elması şişeye tebdil etmek olan hastalığa, Nur vasıtasıyla çalışmaya vazifedardın. Yüz tecrübenizle de anladın ki, insanların hediyeleri, ihsanları, yardımları, sana dokunuyor, hatta seni hasta ediyor. Her gün eserini, tecrübesini görüyorsun. Senin en ziyade itimad ettiğin ve Risale-i Nur’un fedakâr kahramanlarının yüzlerini Risale-i Nur’un hizmetinden ziyade kendi istirahatine çevirmeye sebebiyet verdin, ilâ âhir...” diye daha manen çok söylenildi diye beni tam tekdir etti. Hatta şimdi bir manevî tokattan dahi korkuyorum. Bu hâdisenin çare-i yegânesi, bu otomobili alan sizler ilân edeceksiniz ki, “Bu kardeşimiz Said, bunu kabul edemedi, manevî, dehşetli bir zarar hissetti.”

Emirdağ Lâhikası-I, mektup no: 173, s. 269

***

Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları

Bize en büyük muallim, Muhammed-i Arabî (asm)

(Dünden devam)

Hem nasıl Hâlık’ımızdan sorduğumuz sualimize O Rabbimiz bütün fermanlarıyla ve nâzil ettiği bütün kitaplarıyla ve müsemma olduğu ekser isimleriyle bize kudsî ve kat’î cevap veriyor; aynen öyle de, melâikeleriyle ve onların diliyle, daha başka bir tarzda dedirir: “Sizin zaman-ı Âdem’den beri hem ruhanîlerle, hem bizimle görüşmenizin yüzer tevatür kuvvetinde hâdiseleri var. Ve bizim ve ruhanîlerin vücudlarına ve ubudiyetlerine delâlet eden hadsiz emare ve deliller var. Ve biz, ahiret salonlarında ve bazı dairelerinde gezdiğimizi, birbirimize mutabık olarak sizin kumandanlarınız ile görüştüğümüz zaman söylemişiz ve daima da söylüyoruz. Elbette bu gezdiğimiz bâkî ve mükemmel salonlar ve bu salonların arkalarında tefriş ve tezyin edilmiş olan saraylar ve menziller, hiç şüphemiz yoktur ki, gayet ehemmiyetli misafirleri o yerlerde iskân etmek üzere bekliyorlar. Size kat’î beyan ediyoruz” diye sualimize cevap veriyorlar.

Hem madem Hâlık’ımız, bize en büyük muallim ve en mükemmel üstad ve şaşırmaz ve şaşırtmaz en doğru rehber olarak Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmı tayin etmiş ve en son elçi olarak göndermiş; biz dahi, ilme’l-yakîn mertebesinden, ayne’l-yakîn ve hakka’l-yakîn mertebelerine terakki ve tekemmül etmek üzere her şeyden evvel bu üstadımızdan, Hâlık’ımızdan sorduğumuz suali sormaklığımız lâzım geliyor. Çünkü o zat, Hâlık’ımız tarafından her biri birer nişane-i tasdik olan bin mu’cizatıyla, Kur’ân’ın bir mu’cizesi olarak, Kur’ân’ın hak ve kelâmullah olduğunu ispat ettiği gibi; Kur’ân dahi, kırk nevi i’caz ile, o zatın bir mu’cizesi olup, onun doğru ve Resulullah olduğunu ispat ederek, ikisi beraber, biri âlem-i şehadet lisanı –bütün hayatında bütün enbiya ve evliyanın tasdikleri altında– diğeri âlem-i gayb lisanı –bütün semavî fermanların ve kâinat hakikatlerinin tasdikleri içinde– binler âyâtıyla iddia ve ispat ettikleri hakikat-i haşriye, elbette güneş ve gündüz gibi bir kat’iyettedir.

Evet, haşir gibi en acib ve en dehşetli ve tavr-ı aklın haricinde bir mesele, ancak ve ancak böyle harika iki üstadın dersleriyle halledilir, anlaşılır.

Eski zaman peygamberleri, ümmetlerine Kur’ân gibi izahat vermediklerinin sebebi, o devirler, beşerin bedeviyet ve tufuliyet devri olmasıdır. İbtidaî derslerde izah az olur.

(Devamı var)

Şuâlar, On Birinci Şuâ (Denizli Hapsinin Bir Meyvesi), Yedinci Mesele

 

Okunma Sayısı: 2392
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı