"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dünyevî dost ve rütbeler kabir kapısına kadar

Risale-i Nur'dan
19 Kasım 2017, Pazar

Beşinci Mesele: Dünya madem fânîdir, hem madem ömür kısadır, hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur, hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır, hem madem dünya sahipsiz değil, hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerîm bir Müdebbiri var, hem madem ne iyilik ve ne fenalık cezasız kalmayacaktır, hem madem “Allah bir kimseye gücünün yettiğinden başka sorumluluk yüklemez.” (Bakara Sûresi: 286.) sırrınca teklif-i malâyutak yoktur, hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır, hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır; elbette, en bahtiyar odur ki, dünya için ahireti unutmasın, ahiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malâyani şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telâkki edip Misafirhane Sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin. (HAŞİYE)

HAŞİYE: Bu mademler içindir ki, şahsıma karşı olan zulümlere, sıkıntılara aldırmıyorum ve ehemmiyet vermiyorum, “Meraka değmiyor” diyorum ve dünyaya karışmıyorum.

B. S. N. Tarihçe-i Hayatı, Eskişehir Hayatı, s. 290

Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları

Kâinattaki hayret uyandıran daimî faaliyetin bir hikmeti

Dördüncü Şuâ

Kâinattaki hayretnüma faaliyet-i daimenin hikmetinin üçüncü şubesi şudur ki: Her bir merhamet sahibi, başkasını memnun etmekten mesrur olur. Her bir şefkat sahibi, başkasını mesrur etmekten memnun olur. Her bir muhabbet sahibi, sevindirmeye lâyık mahlûkları sevindirmekle sevinir. Her bir âlicenap zat, başkasını mes’ud etmekle lezzet alır. Her bir âdil zat, ihkak-ı hak etmek ve müstahaklara ceza vermekte hukuk sahiplerini minnettar etmekle keyiflenir. Hüner sahibi her bir san’atkâr, san’atını teşhir etmekle ve san’atının tasavvur ettiği tarzda işlemesiyle ve istediği neticeleri vermesiyle iftihar eder.

İşte bu mezkûr düsturların her biri birer kaide-i esasiyedir ki, kâinatta ve âlem-i insaniyette cereyan ediyorlar. Bu kaidelerin esma-i İlâhiyede cereyan ettiklerini gösteren üç misal, Otuz İkinci Söz’ün Üçüncü Mevkıfında izah edilmiştir. 

Bir hülâsası bu makamda yazılması münasip olduğundan, deriz: 

Nasıl ki, meselâ gayet merhametli, sehavetli, gayet kerîm, âlicenap bir zat, fıtratındaki âlî seciyelerin muktezasıyla, büyük bir seyahat gemisine, çok muhtaç ve fakir insanları bindirip, gayet mükemmel ziyafetlerle, ikramlarla o muhtaç fakirleri memnun ederek, denizlerde, arzın etrafında gezdirir. Ve kendisi de, onların üstünde, onları mesrurâne temaşa ederek, o muhtaçların minnettarlıklarından lezzet alır ve onların telezzüzlerinden mesrur olur ve onların keyiflerinden sevinir, iftihar eder.

Madem böyle bir tevziat memuru hükmünde olan bir insan, böyle cüz’î bir ziyafet vermekten bu derece memnun ve mesrur olursa, elbette bütün hayvanları ve insanları ve hadsiz melekleri ve cinleri ve ruhları, bir sefine-i Rahmanî olan küre-i arz gemisine bindirerek, rûy-i zemini, enva-ı mat’umatla ve bütün duyguların ezvak ve erzakıyla doldurulmuş bir sofra-i Rabbaniye şeklinde onlara açmak ve o muhtaç ve müteşekkir ve minnettar ve mesrur mahlûkatını aktâr-ı kâinatta seyahat ettirmekle ve bu dünyada bu kadar ikramlarla onları mesrur etmekle beraber, dâr-ı bekada, Cennetlerinden her birini ziyafet-i daime için birer sofra yapan Zat-ı Hayy-ı Kayyum’a ait olarak, o mahlûkatın teşekkürlerinden ve minnettarlıklarından ve mesruriyetlerinden ve sevinçlerinden gelen ve tabirinde âciz olduğumuz ve mezun olmadığımız şuunat-ı İlâhiyeyi “memnuniyet-i mukaddese,” “iftihar-ı kudsî” ve “lezzet-i mukaddese” gibi isimlerle işaret edilen maânî-i rububiyettir ki, bu daimî faaliyeti ve mütemadî hallâkıyeti iktiza eder.

(Devamı var)

Lem’alar, Otuzuncu Lem’a (Eskişehir Hapishanesi’nin Bir Meyvesi), Altıncı Nükte, s. 652

Okunma Sayısı: 3106
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı