"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ehl-i iman neden şeytana mağlûp oluyor?

Risale-i Nur'dan
15 Aralık 2018, Cumartesi
Ehl-i iman, bu kadar esbab-ı hidayet ve istikamet varken, hizbü’ş-şeytanın mükâfatsız, çirkin, zayıf desiselerine karşı mağlûp olmaları, bir zaman beni çok düşündürüyordu.

BEŞİNCİ İŞARET

Cenâb-ı Hak, kütüb-ü semaviyede beşere karşı Cennet gibi azîm mükâfat ve Cehennem gibi dehşetli mücazatı göstermekle beraber, çok irşad, ikaz, ihtar, tehdit ve teşvik ettiği halde; ehl-i iman, bu kadar esbab-ı hidayet ve istikamet varken, hizbü’ş-şeytanın mükâfatsız, çirkin, zayıf desiselerine karşı mağlûp olmaları, bir zaman beni çok düşündürüyordu. Acaba iman varken, Cenâb-ı Hakkın o kadar şiddetli tehdidatına ehemmiyet vermemek nasıl oluyor? Nasıl iman gitmiyor, “Muhakkak ki şeytanın hilesi pek zayıftır. (Nisâ Sûresi: 76.)” sırrıyla şeytanın gayet zayıf desiselerine kapılıp Allah’a isyan ediyor? Hatta benim arkadaşlarımdan bazıları, yüz hakikat dersini kalben tasdik ile beraber, benden işittiği ve bana karşı da fazla hüsn-ü zannı ve irtibatı varken, kalpsiz ve bozuk bir adamın ehemmiyetsiz ve riyakârâne iltifatına kapıldı, onun lehinde, benim aleyhimde bir vaziyete geldi. “Fesübhanallah!” dedim. “İnsanda bu derece sukut olabilir mi? Ne kadar hakikatsiz bir insan idi!” diye o bîçareyi gıybet ettim, günaha girdim.

Sonra sâbık işaretlerdeki hakikat inkişaf etti, karanlıklı çok noktaları aydınlattı. O nur ile, lillâhilhamd, hem Kur’ân-ı Hakîm’in azîm tergibat ve teşvikàtı tam yerinde olduğunu; hem ehl-i imanın desais-i şeytaniyeye kapılmaları imansızlıktan ve imanın zayıflığından olmadığını; hem günah-ı kebairi işleyen küfre girmediğini; hem Mutezile mezhebi ve bir kısım Hariciye mezhebi “Günah-ı kebairi irtikâb eden kâfir olur veya iman ve küfür ortasında kalır” diye hükümlerinde hata ettiklerini; hem benim o bîçare arkadaşım da yüz ders-i hakikati bir herifin iltifatına feda etmesi, düşündüğüm gibi çok sukut ve dehşetli alçaklık olmadığını anladım, Cenâb-ı Hakka şükrettim, o vartadan kurtuldum. Çünkü sâbıkan dediğimiz gibi, şeytan, cüz’î bir emr-i ademî ile insanı mühim tehlikelere atar. Hem insandaki nefis ise, şeytanı her vakit dinler. Kuvve-i şeheviye ve gadabiye ise, şeytanın desiselerine hem kàbile hem nâkile iki cihaz hükmündedirler.

İşte bunun içindir ki Cenâb-ı Hakk’ın Gafur, Rahîm gibi iki ismi, tecellî-i a’zamla ehl-i imana teveccüh ediyor. Ve Kur’ân-ı Hakîm’de peygamberlere en mühim ihsanı mağfiret olduğunu gösteriyor ve onları istiğfar etmeye dâvet ediyor. ”Bismillahirrahmanirrahim” kelime-i kudsiyesini her sûre başında tekrar ile ve her mübarek işlerde zikrine emretmesiyle, kâinatı ihata eden rahmet-i vâsiasını melce ve tahassungâh gösteriyor ve “Festeız” [Euzü çek! Allah’a sığın! (Fussılet Sûresi: 36.)] emriyle “Eûzü billahi mine’ş-şeytani’r-racîm” [Allah’ın rahmetinden kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım.] kelimesini siper yapıyor.

Lem’alar, On Üçüncü Lem’a, s. 156

Lûgatçe:

desais-i şeytaniye: Şeytana ait gizli hileler, aldatmacalar.

emr-i ademî: Yokluğa sebep olan iş.

esbab-ı hidayet ve istikamet: Hidayet ve doğru yola götüren sebepler, imana ve doğruluğa götüren yollar.

günah-ı kebair: Büyük günahlar.

hizbü’ş-şeytan: Şeytanın taraftarları, şeytan güruhu.

irtikâb etmek: Kötü bir şeyi yapmak, işlemek.

istiğfar etmek: Allah’tan af dilemek.

kàbile: alıcı.

kuvve-i şeheviye ve gadabiye: Öfke ve şehvet duygusu.

küfür: Allah’ı inkâr, imansızlık.

kütüb-ü semaviye: Semavî kitaplar.

mağfiret: Allah’ın günahları bağışlaması.

melce: Sığınılacak yer.

mücazat: Ceza, karşılık.

nàkile: Verici, nakledici.

rahmet-i vâsia: Geniş rahmet.

riyakârâne: Riyakârca, ikiyüzlülükle.

sâbık: Geçen, önceki.

sukut: Değerden düşme, alçalış.

tahassungâh: Sığınak.

tecellî-i a’zam: En büyük görünüm, belirme.

tergibat: Rağbet uyandırmalar, isteklendirmeler.

varta: Uçurum; tehlike.

Okunma Sayısı: 3377
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı