Evet, tevhid-i imânî, elbette tevhid-i kulûbu ister.
Ve vahdet-i itikad dahi, vahdet-i içtimaiyeyi iktiza eder. Evet, inkâr edemezsin ki sen bir adamla beraber bir taburda bulunmakla, o adama karşı dostâne bir rabıta anlarsın; ve bir kumandanın emri altında beraber bulunduğunuzdan, arkadaşâne bir alâka telâkki edersin; ve bir memlekette beraber bulunmakla, uhuvvetkârâne bir münasebet hissedersin. Halbuki imanın verdiği nur ve şuur ile ve sana gösterdiği ve bildirdiği Esma-i İlâhiye adedince vahdet alâkaları ve ittifak rabıtaları ve uhuvvet münasebetleri var.
Meselâ, her ikinizin Hâlık’ınız bir, Malik’iniz bir, Ma’bud’unuz bir, Râzık’ınız bir; bir, bir, bine kadar bir, bir. Hem Peygamberiniz bir, dininiz bir, kıbleniz bir; bir, bir, yüze kadar bir, bir. Sonra, köyünüz bir, devletiniz bir, memleketiniz bir; ona kadar bir, bir. Bu kadar “bir, bir”ler vahdet ve tevhidi, vifak ve ittifakı, muhabbet ve uhuvveti iktiza ettiği ve kâinatı ve küreleri birbirine bağlayacak manevî zincirler bulundukları halde, şikak ve nifaka, kin ve adavete sebebiyet veren örümcek ağı gibi ehemmiyetsiz ve sebatsız şeyleri tercih edip mü’mine karşı hakikî adavet etmek ve kin bağlamak, ne kadar o rabıta-i vahdete bir hürmetsizlik ve o esbab-ı muhabbete karşı bir istihfaf ve o münasebat-ı uhuvvete karşı ne derece bir zulüm ve i’tisaf olduğunu, kalbin ölmemiş ise, aklın sönmemiş ise anlarsın.
Mektubat, Yirmi İkinci Mektub (Uhuvvet Risalesi), s. 310
LÛGATÇE:
adavet: Düşmanlık, husûmet.
esbab-ı muhabbet: Sevgi sebepleri.
Esma-i İlâhiye: Allah’ın isimleri.
Hâlık: Yaratıcı.
istihfaf: Hafife alma.
i’tisaf: Doğru yoldan ayrılma, haksızlık.
ittifak: Birlik.
Ma’bud: İbadete lâyık olan ve ibadet edilen, Allah.
Malik: Her şeyin sahibi, Allah.
muhabbet: Sevgi.
münasebat-ı uhuvvet: Kardeşlik ilişkileri.
nifak: İki yüzlülük, bozgunculuk.
rabıta: Bağ.
Râzık: Rızık veren, Allah.
şikak: Uyuşmazlık, ayrılık.
tevhid-i imânî: İman birliği.
tevhid-i kulûb: Kalplerin birliği.
uhuvvet: Kardeşlik.
uhuvvetkârâne: Kardeşçesine.
vahdet: Birlik.
vahdet-i içtimaiye: Sosyal hayatta birlik.
vahdet-i itikad: İnanç birliği.
vifak: Aynı düşüncede olma, uyum.