"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ey âlem-i İslâm! Hayatın ittihadda

Risale-i Nur'dan
28 Mart 2015, Cumartesi
İslâmiyet, selm ve müsâlemettir; dahilde nizâ ve husûmet istemez. Ey âlem-i İslâmî! Hayatın ittihadda.

İslâmiyet, selm ve müsâlemettir; dahilde nizâ ve husûmet istemez

Ey âlem-i İslâmî! Hayatın ittihadda. Ger ittihad istersen, düsturun bu olmalı:

“Hüve’l-hak” [Sadece o haktır] yerine “Hüve hak” [O haktır] olmalı; “Hüve’l-hasen” [Sadece o iyidir] yerine “Hüve’l-ahsen” [O en iyidir] olmalı.

Her Müslim kendi meslek, mezhebine demeli: “İşte bu haktır; başkasına ilişmem. Başkaları güzelse, benim en güzelidir.”

Dememeli: “Budur hak; başkaları battaldır. Yalnız benimkidir güzeli; başkaları yanlıştır, hem çirkindir.”

Zihniyet-i inhisar, hubb-u nefisten geliyor. Sonra maraz oluyor; nizâ ondan çıkıyor.

Dert ile dermanlar taaddüdü hak olur; hak da taaddüd eder. Hâcât ve ağdiyenin tenevvüü hak olur; hak da tenevvü’ eder.

İstidad, terbiyeler tekessürü hak olur; hak da tekessür eder. Bir madde-i vâhide, hem zehir ve hem panzehir.

İki mizâca göre mesâil-i fer’îde hakikat sabit değil, izâfî ve mürekkeb. Mükellefîn mizâclar,

Ona bir hisse verip ona göre ederek tahakkuk ve terekküb, her mezhebin sahibi mühmel mutlak hükmeder.

Mezhebinin hududu tâyinini bırakır temâyül-ü mizâca. Taassub-u mezhebî tâmime sebep olur.

Tâmimin iltizamı, sebep olur nizâa. İslâmiyetten evvel tabakât-ı beşerde derin uçurumlar,

Hem tebâüd-ü acîbi istedi bir vakitte taaddüd-ü enbiyâ, tenevvü-ü şerâyi’, müteaddid mezhebler.

Beşerde bir inkılâb İslâmiyet yaptırdı. Beşer tekârüb etti; şer’ etti ittihad, vâhid oldu peygamber.

Seviye bir olmadı; mezheb taaddüd etti. Terbiye-i vâhide kâfi geldiği zaman, ittihad eder mezhebler.

Sözler, Lemeât, 659

***

Azametli, bahtsız bir kıt’anın; şanlı, talihsiz bir devletin; değerli, sahipsiz bir kavmin reçetesi, ittihad-ı İslâmdır.

Mektûbat, Hakikat Çekirdekleri, s. 452

***

Bu ittihad, âdetten değil, ibadettir. İhfâ, havf-ı riyâdandır. Farzda riyâ yoktur. Bu zamanın en büyük farz vazifesi ittihad-ı İslâmdır. 

İttihadın hedef ve maksadı, o kadar uzun, münşaib, muhit ve merakiz ve maabid-i İslâmiyeyi birbirine rapt ettiren bir silsile-i nuranîyi ihtizaza getirmekle, onunla merbut olanları ikaz ve tarîk-i terakkiye bir hâhiş ve emr-i vicdanî ile sevk etmektir.

Bu ittihadın meşrebi muhabbettir. Husûmeti ise, cehalet ve zaruret ve nifak’adır.

Divân-ı Harb-i Örfî, s. 67

***

Ey eski çağların cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin torunları olan muhterem din kardeşlerim!

Beş yüz senedir yattığınız yeter! Artık Kur’ân’ın sabahında uyanınız. Yoksa, Kur’ân-ı Kerîmin güneşinden gözlerinizi kapatarak gaflet sahrasında yatmakla vahşet ve gaflet sizi yağma edip perişan edecektir.

Kur’ân’ın mecrâsından ayrılarak birleşmeyen su damlaları gibi toprağa düşmeyiniz. Yoksa, toprak gibi sefâhet ve şehvet-i medeniye sizi emerek yutacaktır. Birleşen su damlaları gibi, Kur’ân-ı Kerîmin saadet ve selâmet mecrasında ittihad ederek, sefahet ve rezalet-i medeniyeyi süpürüp, bu vatana âb-ı hayat olan, hakikat-i İslâmiye sularını akıtınız.

O hakikat-i İslâmiye sularıyla bu topraklarda iman ziyâsı altında hakikî medeniyetin fen ve san’at çiçekleri açacak, bu vatan maddî ve mânevî saadetler içinde gül ve gülistana dönecektir, inşaallah.

Târihçe-i Hayat, s. 140, (yeni tanzim, s. 247)

Okunma Sayısı: 4358
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı