"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Her bir Risale, Kur’ân’ın bir nüktesini izah ediyor

Risale-i Nur'dan
17 Ekim 2016, Pazartesi
Hem, edebiyatça en ileri bulunan Arap edibleri—şimdiye kadar Müslüman olmayanlar—muarazaya pekçok muhtaç oldukları halde, Kur’ân’ın i’câzından yedi büyük vechi varken, yalnız birtek vechi olan belâgatının—tek bir sûresinin—mislini getirmekten istinkâfları ve şimdiye kadar gelen ve muâraza ile şöhret kazanmak isteyen meşhur beliğlerin ve dâhî âlimlerin onun hiçbir vech-i i’câzına karşı çıkamamaları ve âcizâne sükût etmeleri, Kur’ân mu’cize ve tâkat-ı beşerin fevkınde olduğuna bir imzadır.

Evet, bir kelâm, “Kimden gelmiş ve kime gelmiş ve ne için?” denilmesiyle kıymeti ve ulviyeti ve belâgatı tezâhür etmesi noktasından, Kur’ân’ın misli olamaz ve ona yetişilemez. Çünkü, Kur’ân bütün âlemlerin Rabbi ve bütün kâinatın Hàlıkının hitâbı ve konuşması ve hiçbir cihette taklidi ve tasannûu ihsas edecek hiçbir emâre bulunmayan bir mükâlemesi ve bütün insanların, belki bütün mahlûkatın nâmına mebus ve nev-i beşerin en meşhur ve nâmdar muhatabı bulunan ve o muhatabın kuvvet ve vüs’at-i îmânı koca İslâmiyeti tereşşuh edip, sahibini Kàb-ı Kavseyn makamına çıkararak, muhatab-ı Samedâniyeye mazhariyetle nüzûl eden ve saadet-i dâreyne dâir ve hilkat-i kâinatın neticelerine ve ondaki Rabbânî maksatlara âit mesâili ve o muhâtabın bütün hakàik-ı İslâmiyeyi taşıyan en yüksek ve en geniş olan imanını beyân ve izah eden ve koca kâinatı, bir harita, bir saat, bir hâne gibi her tarafını gösterip, çevirip onları yapan san’atkârı tavrıyla ifâde ve tâlim eden Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân’ın elbette mislini getirmek mümkün değildir ve derece-i i’câzına yetişilmez. 

Hem, Kur’ân’ı tefsir eden ve bir kısmı otuz, kırk, hattâ yetmiş cild olarak birer tefsir yazan yüksek zekâlı müdakkik binler mütefennin ulemânın senetleri ve delilleriyle beyân ettikleri Kur’ân’daki hadsiz meziyetleri ve nükteleri ve hâsiyetleri ve sırları ve âlî mânâları ve umûr-u gaybiyenin her nevinden kesretli gaybî ihbarları izhar ve ispat etmeleri ve bilhassa Risale-i Nur’un yüz otuz kitabının herbiri Kur’ân’ın bir meziyetini, bir nüktesini kat’î bürhanlarla ispat etmesi ve bilhassa Mu’cizât-ı Kur’âniye Risâlesi, şimendifer ve tayyâre gibi medeniyetin harikalarından çok şeyleri Kur’ân’dan istihrâc eden Yirminci Sözün İkinci Makamı ve Risale-i Nur’a ve elektriğe işaret eden âyetlerin işârâtını bildiren “İşârât-ı Kur’âniye” nâmındaki Birinci Şuâ ve hurûf-u Kur’âniye ne kadar muntazam ve esrarlı ve mânâlı olduğunu gösteren “Rumuzât-ı Semâniye” nâmındaki sekiz küçük risâleler ve Sûre-i Feth’in âhirki âyeti, beş vecihle ihbar-ı gaybî cihetinde mu’cizeliğini ispat eden küçük bir risâle gibi, Risale-i Nur’un her bir cüz’ü Kur’ân’ın bir hakikatini, bir nurunu izhar etmesi, Kur’ân’ın misli olmadığına ve mu’cize ve hârika olduğuna ve bu âlem-i şehâdette âlem-i gaybın lisânı ve bir Allâmü’l-Guyûbun kelâmı bulunduğuna bir imzadır. 

Sözler, Yirmi Beşinci Söz, Birinci Zeyil, Altıncı Nokta, s. 727

Okunma Sayısı: 1986
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı