"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hicret esnasında yaşanan mu’cizeler

Risale-i Nur'dan
14 Ekim 2015, Çarşamba
Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Ebû Bekr-i Sıddık ile beraber gardan çıkıp giderken gördüler ki, Sürâka geliyor. Ebû Bekr-i Sıddık telâş etti. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm mağarada dediği gibi, “Lâ tahzen, innallâhe maanâ” (Üzülme! Allah bizimle beraberdir) dedi.

Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Mekke’den hicret ettiği ve küffarlar takibe çıktıkları vakit, Sebîr namındaki dağa çıktılar. Sebîr dedi: “Yâ Resûlallah, benden ininiz. Korkarım, benim üstümde sizi vururlarsa Allah beni tâzip eder. Onun için korkarım.” Cebel-i Hirâ çağırdı: 

“Ya Resûlallâh ileyye, bana gel.” 

Bu sır içindir ki, ehl-i kalb Sebîr’de havf ve Hirâ’da da emniyeti hissederler. 

Bu misâlden anlaşılır ki: O koca dağlar birer müstakil abddir, müsebbihtir ve vazifedardırlar. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı tanır ve severler; başıboş değillerdir. 

Mektûbât, s. 135, yeni s. 230

*** 

Kat’iyet kesb etmiş birkaç hadiseyi zikredeceğiz:

Birinci hadise: Ehl-i siyer ve hadis müttefikan haber veriyorlar ki: Kureyş kabilesi, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı öldürtmek için kat’î ittifak ettiler. Hattâ, insan sûretine girmiş bir şeytanın tedbiriyle, Kureyş içine fitne düşmemek için, her kabileden lâakal bir adam içinde bulunup, iki yüze yakın, Ebû Cehil ve Ebû Leheb’in taht-ı hükmünde olarak, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın hane-i saadetini bastılar. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın yanında Hazret-i Ali vardı. 

Ona dedi: “Sen bu gece benim yatağımda yat.” Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm beklemiş, tâ Kureyş gelmiş, bütün hanenin etrafını tutmuşlar. O vakit çıktı, bir parça toprak başlarına attı, hiçbirisi onu görmedi, içlerinden çıktı, gitti. (Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:349) Gar-ı Hira’da iki güvercin ve bir örümcek, bütün Kureyş’e karşı ona nöbettar olup muhafaza ettiler. (Kadı Iyâz, eş-Şifâ, 1:349)

İkinci hadise: Vakıât-ı kat’iyedendir ki, mağaradan çıkıp Medine tarafına gittikleri vakit, Kureyş rüesası, mühim bir mal mukabilinde, Sürâka isminde gayet cesur bir adamı gönderdiler; tâ takip edip onları öldürmeye çalışsın. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Ebû Bekr-i Sıddık ile beraber gardan çıkıp giderken gördüler ki, Sürâka geliyor. Ebû Bekr-i Sıddık telâş etti. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm mağarada dediği gibi, “Lâ tahzen, innallâhe maanâ” (Üzülme! Allah bizimle beraberdir) dedi. Sürâka’ya bir baktı; Sürâka’nın atının ayakları yere saplandı, kaldı. Tekrar kurtuldu, yine takip etti. Tekrar atının ayaklarının saplandığı yerden duman gibi birşey çıkıyordu. O vakit anladı ki, ne onun elinden ve ne de kimsenin elinden gelmez ki ona ilişsin. “El-aman” dedi. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm aman verdi. Fakat dedi: “Git, öyle yap ki başkası gelmesin.” (Buharî, Menakıb: 25)

Mektûbât, s. 159, yeni s. 272

Okunma Sayısı: 3214
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı