"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İman ilmi olan Risale-i Nur, asayişi temin eder

Risale-i Nur'dan
27 Eylül 2016, Salı
Salisen: İman ilminden ibaret olan Risale-i Nur eczaları, emniyet ve asayişi temin ve tesis ederler. Evet, güzel seciyelerin ve iyi hasletlerin menşe ve menbaı olan iman, elbette emniyeti bozmaz, temin eder. İmansızlıktır ki, seciyesizliği ile emniyeti ihlâl eder.

Hem, bunu biliniz ki: 

Yirmi-otuz sene evvel bir gazete gördüm ki, İngilizlerin bir müstemlekât nazırı demiş: 

“Bu Kur’ân Müslümanların elinde varken, biz onlara hakîki hakim olamayız... Bunun kaldırılmasına ve çürütülmesine çalışmalıyız.” 

İşte, bu kâfir muannidin bu sözü, otuz senedir nazarımı Avrupa feylesoflarına çevirmiş olduğundan, nefsimden sonra onlar ile uğraşıyorum. Dahiliyeye pek bakamıyorum ve dahildeki kusuru, “Avrupa’nın hatası, ifsadıdır” derim. Avrupa feylesoflarına hiddet ediyorum, onları vuruyorum. Felillahilhamd, Risale-i Nur, o muannid kâfirin hülyasını kırdığı gibi; maddiyyun, tabiiyyun feylesoflarını tam susturur bir vaziyete girmiştir. Dünyada, hangi şekilde olursa olsun, hiçbir hükûmet yoktur ki, kendi memleketinin böyle mübarek mahsulünü ve sarsılmaz bir maden-i kuvve-i maneviyesini yasak etsin ve naşirini mahkûm eylesin! Avrupa’da rahiplerin serbestiyeti gösteriyor ki; hiçbir kanun, târik-i dünya olanlara ve ahirete ve imana kendi kendine çalışanlara ilişmez. 

Elhasıl: On sene kadar sebepsiz bir nefye mahkûm; ihtilâttan, muhabereden memnû, gurbetzede bir ihtiyar adamın saadet-i ebediyenin anahtarı olan îmanına dair hatırat-ı ilmiyesini yazmasını dünyada hiçbir kanun ona yasak diyemez ve demez kanaatindeyim. Ve şimdiye kadar hiçbir âlim tarafından tenkit edilmemesi, elbette o hatırat ayn-ı hak ve mahz-ı hakîkat olduğunu ispat eder. 

Benim ittihamım ve tevkifime sebep gösterilen Dördüncü Madde: Devletçe yasak edilen tarikat dersini vermekle ihbar edilmiş olmaklığımdır. 

Elcevap: Evvelâ, elinizdeki bütün kitaplarım şahittirler ki; ben hakaik-ı îmaniye ile meşgulüm. Hem müteaddit risalelerde yazmışım ki: “Tarîkat zamanı değil, belki îmanı kurtarmak zamanıdır. Tarîkatsiz Cennete giden pekçok, fakat îmansız Cennete girecek yok. Onun için, îmana çalışmak zamanıdır” diye beyan etmişim. 

Saniyen: On senedir Isparta vilayetinde bulunuyorum. Biri çıksın, bana, “Tarîkat dersi vermiş” desin. Evet, bazı has ahiret kardeşlerime ulûm-u îmaniye ve hakaik-ı âliye dersini, hocalık îtibariyle vermişim. Bu, tarîkat talimi değil, belki hakîkat tedrisidir. Yalnız bu kadar var: Ben Şafiîyim, namazdan sonraki tesbihatım Hanefì tesbihatından biraz farklıdır. Hem, akşam namazından yatsı namazına kadar ve fecirden evvel, hiç kimseyi kabul etmemek şartıyla, kendi kendime günahlarımdan istiğfar ve âyetler okumak gibi şeylerle meşguliyetim var. Zannederim, dünyada hiçbir kanun bu hale yasak diyemez. 

Tarihçe-i Hayat, Eskişehir Hayatı, s. 347

Okunma Sayısı: 2204
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı