"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsana karşı hürriyet; Allah’a karşı ubudiyet

Risale-i Nur'dan
17 Ocak 2019, Perşembe
İnsana karşı hürriyet, Allah’a karşı ubudiyeti intâc eder. İman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar. İşte, Asr-ı Saadet...

Sual: “Ne diyorsun? Şu sena ettiğin hürriyet hakkında denilmiştir:

“Hürriyet Cehenneme lâyıktır; çünkü o kâfirlere mahsustur.” (Hizanlı Şeyh Selim’in beyti.)

Cevap: O bîçare şair, hürriyeti Bolşevizm mesleği ve ibahe mezhebi zannetmiş. Hâşâ! Belki, insana karşı hürriyet, Allah’a karşı ubudiyeti intâc eder. Hem de çok adamlar görmüşüm, Sultan Abdülhamid’e Ahrardan ziyade hücum ederdi ve derdi: “Hürriyet ve Kanun-u Esasî’yi otuz sene evvel kabul ettiği için fenadır.” İşte yahu Sultan Abdülhamid’in mecbur olduğu istibdadını hürriyet zanneden ve Kanun-u Esasî’nin müsemmasız isminden ürken adamın sözünde ne kıymet olur? Belki, böyle diyenler öyledirler.

Hem de yirmi senelik İslâmiyet’in bir fedaîsi de demiştir:

“Hürriyet, Rahman olan Allah’ın bir hediyesidir. Çünkü o imanın özelliğidir.” (HÂŞİYE)

Sual: “Nasıl, hürriyet imanın hassasıdır?”

Cevap: Zira rabıta-i iman ile Sultan-ı Kâinat’a hizmetkâr olan adam, başkasına tezellül ile tenezzül etmeye ve başkasının tahakküm ve istibdadı altına girmeye izzet ve şehamet-i imaniyesi bırakmadığı gibi, başkasının hürriyet ve hukukuna tecavüz etmeyi dahi şefkat-i imaniyesi bırakmaz. Evet, bir padişahın doğru bir hizmetkârı, bir çobanın tahakkümüne tezellül etmez, bir bîçareye tahakküme dahi tenezzül etmez. Demek, iman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar. İşte, Asr-ı Saadet...

Sual: “Bir büyük adama, bir velîye, bir şeyhe ve bir büyük âlime karşı nasıl hür olacağız? Onlar, meziyetleri için bize tahakküm etmek haklarıdır. Biz onların faziletlerinin esiriyiz.”

Cevap: Velâyetin, şeyhliğin, büyüklüğün şe’ni tevazu ve mahviyettir; tekebbür ve tahakküm değildir. Demek, tekebbür eden, sabiyy-i müteşeyyihtir; siz de büyük tanımayınız.

HÂŞİYE: Güzel bir tarif.

Beyanat ve Tenvirler (İçtimâî-Siyasî Tesbitler), Y. Asya Neşriyat, 2010, s. 60-63

Lûgatçe:

Ahrar: Hürriyetçiler; Meşrûtiyet devrindeki bir partinin ismi.

Bolşevizm: Komünizm, sosyalizm.

hassa: Özellik.

ibahe: Mübah kılma; haram ve yasak olmaktan çıkarma.

intâc etmek: Netice vermek, doğurmak.

istibdat: Keyfî, baskıcı yönetim.

Kanun-u Esasî: Anayasa.

mahviyet: Tevazu, alçak gönüllülük.

müsemmasız: İsmi olup kendisi olmayan.

rabıta-i iman: İman bağı.

sabiyy-i müteşeyyih: Şeyhlik taslayan çocuk, henüz olgunlaşmamış kişi.

şehamet-i imaniye: İmanın kazandırdığı cesaret, yiğitlik.

şe’n: Bir şeyin özelliğinin neticesi ve eseri; gerek.

tahakküm: Zorbalık etme, zorla hükmetme, hükmü altına alma.

tekebbür: Kibirlenme, büyüklüklenme.

tenezzül etmek: Kendine aykırı düşen bir işi veya durumu kabul etmek.

tezellül: Alçalma, küçülme.

ubudiyet: Kulluk.

velâyet: Velilik, evliyalık.

Okunma Sayısı: 2534
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı