Bu mesele-i tarikat münasebetiyle hükûmet ve mahkeme memurları tarafından benden soruluyor:
“Ne ile yaşıyorsun?”
Elcevap: Dokuz sene ikamet ettiğim Barla halkının müşahedesiyle, şiddet-i iktisat berekatıyle, tam kanaat hazînesiyle, ekser günlerde herbir gün yüz para ile, bazı daha az bir masrafla yaşadığımı benimle temas eden dostlarım bilirler. Hatta yedi sene zarfında, elbise, pabuç gibi şeylere yedi banknot ile idare ettim.
Hem, elinizde bulunan Tarihçe-i Hayat’ımın şehadetiyle, bütün hayatımda halkların hediye ve sadakalarından istinkaf edip, en sadık dostlarımın hatırlarını rencide ederek hediyesini reddetmişim. Eğer mecburiyetle hediye almış isem, mukabilini vermek şartıyla aldığımı, bana hizmet eden dostlarım bilirler. Darü’i-Hikmeti’i-İslamiyede aldığım maaştan çoğunu, o zaman yazdığım kitapların tab’ına sarf ettim; az bir kısmını hacca gitmek için sakladım. İşte o cüz’î para, iktisat ve kanaat berekatıyle on sene bana kafi geldi ve yüz suyumu döktürmedi. Daha o mübarek paradan biraz var.
Ey heyet-i hakime!
Bu uzun ifadatımı dinlemekten usanmamak gerektir. Çünkü, yirmi-otuz kitap, benim tevkifnamemin evrakı içine girmişler. Bu kadar itham evrakıma karşı; elbette bu uzun ifade kısa kalır. Ben, on üç senedir dünya siyasetine karışmadığımdan, kanunları bilmiyorum. Hem, kendimi müdafaa için aldatmaya tenezzül etmediğime tarihçe-i hayatım şahittir. Ben, hakîkat-i hali olduğu gibi beyan ettim. Sizin vicdanınız var ve kanunların gadirsiz vech-i tatbiklerini bilirsiniz; hakkımda hükmünüzü verirsiniz.
Bunu da biliniz ki: Bazı iktidarsız memurların iktidarsızlıklarından veya evhamlarından veya keçi ve kurt bahanesi nevinden veya kendilerine paye vermek veya hükümete yaranmak fikriyle, yeni serbestî kanunlarının tatbiklerine zemin hazırlamak entrikalarından, hakkımda—dürbün ile bakarak—habbeyi kubbe gösterdiler. Sizlerden ümidimiz şudur ki: İktidarınızdan, onların evhamlarının kubbesinin habbe olduğunu göstermektir: Yani onların dürbünlerini aksine çevirip bakarsınız...
Hem, bir ricam var: Müsadere edilen kitaplarımın bin liradan ziyade bence kıymetleri var; bana iade ediniz. Onların mühim bir kısmı on iki sene evvel Ankara Kütüphanesine iftihar ve teşekkür ile kabul edildiğini, Kütüphane nazırı gazete ile ilan etmiştir.
Şimdilik hayatıma hükümleri geçen heyetinizin reyi ile bu ifademin bir sûretini müdde-i umûmîye verip beni bu zarara sokanlar aleyhinde ikame-i dava etmek ve bir sûretini Dahiliye Vekaletine ve bir sûretini de Meclis-i Mebusan’a vermek istiyorum.
Tarihçe-i Hayat, Eskişehir Hayatı, s. 349-351