"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kur’ân’ın düsturlarını hükümlerinize me’haz edinseniz...

Risale-i Nur'dan
07 Ekim 2018, Pazar
...Kur’ân-ı Mukaddes’in düsturları ünvanıyla gösterseniz ve hükümlerinize me’haz edinseniz ve düsturlarını tatbik etseniz, acaba bu kadar fevaidi ile beraber ne gibi bir şey kaybedeceksiniz?

Yaşasın Kur’ân-ı Kerîm’in Kanun-u Esasîleri! 

[1 Mart 1325, Volkan, Sayı: 73, Sayfa: 1-2.]

Ey Mebusan!

Uzunluğu ile beraber gayet muciz birtek cümle söyleyeceğim; dikkat ediniz. Zira, itnabında, yani uzunluğunda îcâz var. Şöyle ki:

Cumhuriyet ve demokrat manasındaki* Meşrûtiyet ve Kanun-u Esasî denilen adalet ve meşveret ve kanunda cem-i kuvvet, bu ünvanla beraber asıl malik-i hakikî ve sahib-i ünvan-ı muhteşem olan ve müessir ve adalet-i mahzayı mutazammın bulunan ve nokta-i istinadımızı temin eden ve Meşrûtiyeti ve Cumhuriyeti bir esas-ı metîne istinad ettiren; ve evham ve şükûk sahibini varta-i hayretten kurtaran; ve istikbal ve ahiretimizi tekeffül eden; ve menafi-i umumiye olan hukukullahı izinsiz tasarruftan sizi tahlis eden; ve hayat-ı milliyemizi muhafaza eden; ve umum ezhanı manyetizmalandıran; ve ecânibe karşı metanetimizi ve kemalimizi ve mevcudiyetimizi gösteren; ve sizi muaheze-i dünyeviye ve uhreviyeden kurtaran; ve maksat ve neticede ittihad-ı umumîyi tesis eden; ve o ittihadın ruhu olan efkâr-ı ammeyi tevlid eden; ve çürük mesâvî-i medeniyeti hudud-u hürriyet ve medeniyetimize girmekten yasak eden; ve bizi Avrupa dilenciliğinden kurtaran; ve geri kaldığımız uzun mesafe-i terakkîyi, sırr-ı i’caza binaen, bir zaman-ı kasîrde tayyettiren; ve Arap ve Turan ve İran ve Samîleri, yani beraber olanları tevhid ederek az zaman içinde bize bir büyük kıymet verdiren; ve şahs-ı manevî-i hükûmeti Müslüman gösteren; ve Kanun-u Esasînin ruhunu ve On Birinci Maddeyi muhafaza ile sizi hıns-ı yeminden (yemin bozmaktan) kurtaran; ve Avrupa’nın eski zann-ı fasidlerini tekzip eden; Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın hatemü’l-enbiya ve Şeriatının ebedî olduğunu tasdik ettiren; ve muharrib-i medeniyet olan ve anarşiliğe yol açan dinsizliğe karşı set çeken; ve zulmet-i tebâyün-ü efkârı ve teşettüt-ü ârâyı safha-i nuranîsiyle ortadan kaldıran; ve umum ulema ve vaizleri ittihad ve saadet-i millete ve icraat-ı hükûmeti meşrûta-i meşrûaya hadim eden; ve adalet-i mahzası merhametli olduğundan anâsır-ı gayr-i müslimeyi daha ziyade telif ve rabteden; ve en cebîn ve âmî adamı en cesur ve en has adam gibi hiss-i hakikî-i terakkî ile ve fedakârlık ve hubb-u vatanla mütehassis eden; ve hâdim-i medeniyet olan sefahet ve israfattan ve havâic-i gayr-i zaruriyeden bizi halâs eden; ve muhafaza-i ahiretle beraber imar-ı dünya etmekle sa’ye neşat veren; ve hayat-ı medeniyet olan ahlâk-ı hasene ve hissiyat-ı ulviyenin düsturlarını öğreten; ve her birinizi, ey mebuslar, elli bin kişinin takaza-i hakkında, yani haklarını sizden dâvâ etmekte tebrie eden; ve sizi icma-ı ümmete küçük bir misal-i meşrû gösteren; ve hüsn-ü niyete binaen a’malinizi ibadet gibi ettiren; ve üç yüz milyon Müslümanın hayat-ı maneviyesine suikasttan ve cinayetten sizi tahlis eden ol Kur’ân-ı Mukaddes’in düsturları ünvanıyla gösterseniz ve hükümlerinize me’haz edinseniz ve düsturlarını tatbik etseniz, acaba bu kadar fevaid[i] ile beraber ne gibi bir şey kaybedeceksiniz? Vesselâm.

Yaşasın Kur’ân’ın kanun-u esasîleri!..

Said Nursî

* “Cumhuriyet ve demokrat manasındaki” ibaresi, 1954 (Osmanlıca teksir) ve 1957 (Latin harfli) nüshalarda yer almaktadır.

Eski Said Dönemi Eserleri, Makalat, s. 47

Lûgatçe:

adalet-i mahza: Tam adalet, gerçek ve kusursuz adalet.

anâsır-ı gayr-i müslime: Müslüman olmayan topluluklar, milletler.

cebîn: Korkak, cesaretsiz.

cem-i kuvvet: Kuvvetin toplanması.

ecânib: Ecnebîler, yabancılar.

ezhan: Zihinler.

fevaid: Faydalar.

hâdim-i medeniyet: Medeniyet yıkan, medeniyeti tahrip eden.

îcâz: Az sözle çok şey anlatma.

kanun-u esasî: Temel kanun, anayasa.

malik-i hakikî: Gerçek sahip.

manyetizma: Telkin ve hipnoz yolu ile birini tesir altına alma.

me’haz: Kaynak; bir şeyin alındığı, çıkarıldığı yer.

mesâvî-i medeniyet: Medeniyetin fenalıkları, kötülükleri.

muaheze-i dünyeviye ve uhreviye: Dünya ve ahiret sorgusu.

muciz: Kısa, özlü.

muharrib-i medeniyet: Medeniyetin yıkıcısı.

mutazammın: İçine alan.

şükûk: Şekler, şüpheler.

tahlis: Kurtarma.

teşettüt-ü ârâ: Görüş dağınıklığı.

varta-i hayret: Hayret uçurumu, şaşkınlık çukuru.

zulmet-i tebâyün-ü efkâr: Fikirlerdeki zıtlık ve uyuşmazlık karanlığı.

Okunma Sayısı: 1708
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı