"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Küre-i arz, emir tahtında depreniyor

Risale-i Nur'dan
25 Temmuz 2017, Salı
On Dördüncü Sözün Zeyli

[“• Ne zaman ki yer müdhiş bir sarsıntıyla sarsılır. • Ve yeryüzü bütün ağırlıklarını dışarı çıkarır. • Ve insan ‘Ne oluyor buna?’ der. • O gün yeryüzü, üzerinde herkesin ne iş yaptığını haber verir. • Çünkü Rabbin ona konuşmasını emretmiştir. (ilâ âhir)” (Zilzal Suresi: 1-5.)]

Şu sure kat’iyen ifade ediyor ki, küre-i arz, hareket ve zelzelesinde vahiy ve ilhama mazhar olarak emir tahtında depreniyor, bazen de titriyor.

Manevî ve ehemmiyetli bir cânibden, şimdiki zelzele münasebetiyle altı yedi cüz’î suâle karşı, yine manevî ihtar yardımıyla cevapları kalbe geldi. Tafsilen yazmak kaç defa niyet ettimse de, izin verilmedi. Yalnız icmalen, kısacık yazılacak.

Birinci suâl: Bu büyük zelzelenin maddî musibetinden daha elîm, manevî bir musibeti olarak, şu zelzelenin devamından gelen korku ve me’yusiyet, ekser halkın ekser memlekette gece istirahatini selb ederek, dehşetli bir azap vermesi nedendir?

Yine manevî cevap: Şöyle denildi ki: Ramazan-ı Şerifin teravih vaktinde, kemâl-i neş’e ve sürur ile, sarhoşçasına, gayet heveskârâne şarkıları ve bazen kızların sesleriyle, radyo ağzıyla bu mübarek merkez-i İslâmiyet’in her köşesinde câzibedarâne işittirilmesi, bu korku azabını netice verdi.

İkinci suâl: Niçin gâvurların memleketlerinde, bu semavî tokat, başlarına gelmiyor; bu bîçare Müslümanlara iniyor?

Elcevap: Büyük hatalar ve cinayetler, tehir ile büyük merkezlerde ve küçücük cinayetler, tacil ile küçük merkezlerde verildiği gibi; mühim bir hikmete binaen, ehl-i küfrün cinayetlerinin kısm-ı a’zamı, mahkeme-i kübra-i haşre tehir edilerek, ehl-i imanın hataları, kısmen bu dünyada cezası verilir.(HÂŞİYE)

HÂŞİYE: Hem, Rus gibi olanlar, mensuh ve tahrif edilmiş bir dinî terk etmekle, hak ve ebedî ve kabil-i nesih olmayan bir dine ihanet etmek derecesinde gayretullaha dokunmadığından, zemin şimdilik onları bırakıp, bunlara hiddet ediyor.

Sözler, s. 198

LÛ­GAT­ÇE:

emir tahtında: emir altında.

Küre-i arz: dünya.

mahkeme-i kübra-i haşre: öldükten sonra dirilip mahşer meydanında toplanıldığında kurulacak büyük mahkeme.

mensuh: nesholmuş, sonradan gelen bir hüküm ile hükmü ortadan kaldırılmış olan.

me’yusiyet: ümitsizlik.

selb etmek: kaldırmak.

zelzele: deprem.

***

Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları

Sabır kuvvetini geçmişe ve geleceğe dağıtma

ON BİRİNCİ DEVA

Ey sabırsız hasta kardeş! Hastalık, hâzır bir elemi sana vermekle beraber, evvelki hastalığından bugüne kadar, o hastalığın zevalindeki bir lezzet-i maneviye ve sevabındaki bir lezzet-i ruhiye veriyor. Bugünden, belki bu saatten sonraki zamanda hastalık yok; elbette yoktan elem yok. Elem olmazsa teessür olamaz. Sen yanlış bir surette tevehhüm ettiğin için sabırsızlık geliyor. Çünkü, bugünden evvel bütün hastalık zamanının maddîsi gitmekle elemi de beraber gitmiş, kendindeki sevabı ve zevalindeki lezzet kalmış. Sana kâr ve sürur vermek lâzım gelirken, onları düşünüp müteellim olmak ve sabırsızlık etmek divaneliktir. Gelecek günler daha gelmemişler. Onları şimdiden düşünüp, yok bir günde, yok olan bir hastalıktan, yok olan bir elemden tevehhüm ile düşünüp müteellim olmak, sabırsızlık göstermekle, üç mertebe yok yoğa vücud rengi vermek, divanelik değil de nedir?

Madem bu saatten evvelki hastalık zamanları ise sürur veriyor. Ve madem, yine bu saatten sonraki zaman ma’dum, hastalık ma’dum, elem ma’dumdur. Sen, Cenab-ı Hakkın sana verdiği bütün sabır kuvvetini böyle sağa sola dağıtma, bu saatteki eleme karşı tahşid et, “Yâ Sabûr!” de, dayan.

Lem’alar, s. 333

LÛ­GAT­ÇE:

ma’dum: yok.

Sabûr: “Çok sabırlı olan ve sabır veren” anlamında Allah’ın isimlerinden biri.

tevehhüm etmek: olmayan bir şeyi varmış gibi kabul etmek, kuruntu.

zeval: sona erme.

 

Okunma Sayısı: 2875
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı