"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Levlâke levlâke..” kudsî hadisi

Risale-i Nur'dan
12 Ağustos 2017, Cumartesi
HAKİKAT-İ MUHAMMEDİYE (ASM) SEBEB-İ HİLKAT-İ ÂLEMDİR

Bu Kâinat Sahibi’nin tezahür-ü rububiyetine ve sermedî ulûhiyetine ve nihayetsiz ihsanatına küllî bir ubudiyet ve tanıttırmakla mukabele eden Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm, bu kâinatta güneşin lüzumu gibi elzemdir ki, nev-i beşerin üstad-ı ekberi ve büyük peygamberi (asm) ve Fahr-i Âlem ve “Levlâke levlâke lemâ hàlaktü’l-eflâk” hitabına mazhar ve hakikat-i Muhammediyesi (asm) hem sebeb-i hilkat-i âlem, hem neticesi ve en mükemmel meyvesi olduğu gibi; bu kâinatın hakikî kemâlâtı ve sermedî Cemîl-i Zülcelâl’in bâkî âyineleri ve sıfatlarının cilveleri ve hikmetli ef’alinin vazifedar eserleri ve çok manidar mektupları olması ve bâkî bir âlemi taşıması ve bütün zîşuurların müştak oldukları bir dâr-ı saadet ve ahireti netice vermesi gibi hakikatleri, hakikat-i Muhammediye (asm) ve risalet-i Ahmediye (asm) ile tahakkuk ettiği…

Şuâlar, On Beşinci Şuâ, Üçüncü Kısım, s. 653

***

“Levlâke levlâke lemâ hàlaktü’l-eflâk” beyanında “Bu hitap zâhiren Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâma müteveccih ise de, zımnen hayata ve zevilhayata râcîdir” fıkrası, ta’dile muhtaçtır. Çünkü küllî hakikat-i Muhammediye (asm) hem hayatın hayatı, hem kâinatın hayatı, hem İsm-i A’zam’ın tecellî-i a’zamının mazharı ve bütün zîruhların nuru ve kâinatın çekirdek-i aslîsi ve gaye-i hilkati ve meyve-i ekmeli olmasından, o hitap doğrudan doğruya ona bakar; sonra hayata ve şuura ve ubudiyete onun hesabına nazar eder.

Emirdağ Lâhikası, mektup no: 123, s. 208

***

Demek, nasıl ki onun risaleti şu dâr-ı imtihanın açılmasına sebebiyet verdi, “Levlâke levlâke lemâ hàlaktü’l-eflâk” sırrına mazhar oldu; onun gibi, ubudiyeti dahi öteki dâr-ı saadetin açılmasına sebebiyet verdi. (…) Demek, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, risaletiyle dünyanın kapısını açtığı gibi, ubudiyetiyle de ahiretin kapısını açar.

Sözler, Onuncu Söz, Beşinci Hakikat, s. 92-93

***

Bu kadar garip, acib, güzel kâinat için böyle tarifat ve teşrifatçı bir mürşid-i harika lâzımdır. “Eğer bu zat (asm) olmasa idi kâinat da olmazdı” meâlinde “Levlâke levlâke lemâ hàlaktü’l-eflâk” olan hadis-i kudsî şu hakikati tenvir ediyor.

Mesnevî-i Nuriye, Reşhalar, s. 37

***

Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları

Kanun cihetinde ilişmeye imkân bulamıyorlar

 

(Dünden devam)

Bu yeni hâdisede, ifademde Dahiliye Vekâletine yazdığım gibi, on vecihle kanunsuz olduğu ve kanun namına kanunsuzluk eden o zâlimler, asıl suçlu onlar olması gibi, öyle bahaneleri aradılar, işitenleri güldürecek ve hakperestleri ağlattıracak iftiraları ve uydurmalarıyla ehl-i insafa gösterdiler ki, Risale-i Nur’a ve şakirdlerine ilişmeye, kanun ve hak cihetinde imkân bulamıyorlar, divaneliğe sapıyorlar.

Ezcümle, bir ay bizi tecessüs eden memurlar bir şey bahane bulamadıklarından, bir pusula yazıp; ki, “Said’in hizmetkârı bir dükkândan rakı almış, ona götürmüş,” o pusulayı imza ettirmek için hiç kimseyi bulamayıp; sonra yabanî ve sarhoş bir adamı yakalamışlar, tehditkârâne “Gel bunu imza et” demişler. O da demiş: “Tevbeler tevbesi olsun, bu acib yalanı kim imza edebilir?” Onları, pusulayı yırtmaya mecbur etmiş.

İkinci bir numune: Bilmediğim ve şimdi dahi tanımadığım bir zat, atını, beni gezdirmek için vermiş. Ben de, rahatsızlığım için, teneffüs kasdı ile, ekser günlerde, yazda bir iki saat gezerdim. O at ve araba sahibine elli liralık kitap vermeye söz vermiştim; tâ kaidem bozulmasın ve minnet altına girmeyeyim.

Acaba bu işte hiçbir zarar ihtimali var mı? Halbuki, “O at kimindir?” diye, elli defa bizlerden hem vali, hem adliyeciler, hem zabıta ve polisler sordular. Güya büyük bir hâdise-i siyasiye ve asayişe temas eden bir vakıadır! Hatta, bu manasız soruşların kesilmesi için, iki zat, hamiyeten, biri “At benimdir,” diğeri “Araba benimdir” dedikleri için, ikisini de benimle beraber tevkif ettiler.

Bu numunelere kıyasen, çok çocuk oyuncaklarına seyirci olup gülerek ağladık ve anladık ki, Risale-i Nur’a ve şakirdlerine ilişenler maskara olurlar.

(Devamı var)

Lem’alar, s. 391-392

Okunma Sayısı: 5993
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı