"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mebus, hiçbir tesir altında olmamalıdır

Risale-i Nur'dan
16 Temmuz 2018, Pazartesi
Meşverette hüküm ekserindir... Mebus hürdür, hiçbir tesir altında olmamak gerektir.

Bunu da cidden söylüyorum: Eğer, meşveret Şeriattan bir parmak müfarakat ederse, eski hâl yüz arşın ayrılmıştır.

Sual: “Neden?”

Cevap: Bir ince teli, rüzgâr her tarafa çevirebilir. Fakat içtima ve ittihad ile hâsıl olan hablü’l-metin ve urvetü’l-vüska değme şeylerle tezelzül etmez. İcma-ı ümmet, Şeriatta bir delil-i yakînîdir. Rey-i cumhur, Şeriatta bir esastır. Meyelân-ı amme Şeriatta muteber ve muhteremdir.

İşte bakınız, eski padişahların iradesini, Ermeni rüzgârı ve ecnebî havası veya vehmin vesvesesi esmekle çevirebilirdi. O da sükûta rüşvet-i maneviye olarak birçok ahkâm-ı Şeriatı feda ediyordu. Şimdi kapı açıldı, fakat tamamı ileride. Üç yüz ârâ-i mütekabile ve efkâr-ı mütehalife, hak ve maslahattan başka bir şey ile musalâha etmez veya sükût etmezler. Hak ve maslahat ise Şeriatta esastır. Fakat “Zaruretler haramları mübah kılar.” kaide-i şer’iyesince bazen haram bildiğimiz şey, ilca-i zaruretle vacib olur. Taaffün etmiş, parmak kesilir; tâ el kesilmesin. Selâmet-i millet, cevher-i hayata tevakkuf etse, vermekten tevakkuf edilmez; nasıl ki edilmedi. Dünyada en acib, en garibi, ruhunu iftiharla selâmet-i millete feda edenlerden, bazen garazında menfaat-i cüz’iye-i gururiyesinde buhl eder, vermiyor.

Demek, Şeriatı isteyenler iki kısımdır: Biri, muvazene ile zarureti nazara alarak, müdakkikane Meşrûtiyeti Şeriata tatbik etmek istiyor. Diğeri de, muvazenesiz, zahirperestâne, çıkılmaz bir yola sapıyor.

Sual: “Meclis-i Mebusanda Hıristiyanlar, Yahudîler vardır. Onların reylerinin Şeriatta ne kıymeti vardır?”

Cevap: Evvelâ, meşverette hüküm ekserindir. Ekser ise Müslümandır, altmıştan fazla ulemadır. Mebus hürdür, hiçbir tesir altında olmamak gerektir. Demek hâkim İslâm’dır.

Saniyen: Saati yapmakta veyahut makineyi işletmekte, sanatkâr bir Haço ve Berham’ın reyi muteberdir; Şeriat reddetmediği gibi Meclis-i Mebusandaki mesalih-i siyasiye ve menafi-i iktisadiye dahi ekserî bu kabîlden olduğundan, reddetmemek lâzım gelir. Amma ahkâm ve hukuk ise zaten tebeddül etmez, tatbikat ve tercihattır ki meşverete ihtiyaç gösterir. Mebusların vazifesi, o ahkâm ve hukuku sû-i istimal etmemek ve bazı kadı ve müftülerin hilelerine meydan vermemek için bazı kanunları yapmak, etrafına sur etmektir. Aslın tebdiline gitmek olamaz; gidilse, intihardır.

Eski Said Dönemi Eserleri, Münâzarât, s. 169

                                                                         ***

Lûgatçe

ârâ-i mütekabile: Birbirine karşı olan görüşler.

buhl: Cimrilik.

delil-i yakînî: Çok kuvvetli delil, kesin kanaat veren delil.

hablü’l-metin: Sağlam ip.

ilca-i zaruret: Mecburiyetlerin zorlaması.

menafi-i iktisadiye: Ekonomik menfaatler.

mesalih-i siyasiye: Siyasî fayda ve hikmetler.

meyelân-ı amme: Umumun meyletmesi, milletin bir fikir etrafında birleşmesi.

müfarakat: Ayrılma, uzaklaşma.

rey-i cumhur: Çoğunluğun görüşü; çoğunluğun oyu.

tezelzül: Sarsılma, sallanma.

urvetü’l-vüska: Kopmaz ve sağlam kulp.

 

Okunma Sayısı: 1933
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı