"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mi’rac, velâyet-i Ahmediyenin (asm) en büyük kerameti

Risale-i Nur'dan
13 Nisan 2018, Cuma
İnsanın, câmiiyeti ve şecere-i kâinatın en münevver meyvesi olduğundan bütün kâinatta cilveleri tezahür eden Esma-i Hüsnayı birden âyine-i ruhunda gösterebilmesi cihetiyle, Cenâb-ı Hak, tecelli-i zatıyla ve Esma-i Hüsnanın a’zamî mertebede nev-i insanın manen en a’zam bir ferdine tecelli-i a’zam tezahür eder ki bu tezahür ve tecelli Mi’rac-ı Ahmedî (asm) sırrıdır ki onun velâyeti risaletine mebde olur.

Velâyet ki zıllden geçer, ikinci temsilin birinci adamına benzer. Risalette zıll yoktur, doğrudan doğruya Zat-ı Zülcelâl’in Ehadiyetine bakar; ikinci temsilin ikinci adamına benzer. Mi’rac ise velâyet-i Ahmediyenin (asm) keramet-i kübrası, hem mertebe-i ulyası olduğundan, risalet mertebesine inkılâb etmiş. Mi’racın bâtını, velâyettir; halktan Hakka gitmiş. Zâhir-i Mi’rac, risalettir; Hak’tan halka geliyor. Velâyet, kurbiyet meratibinde sülûktur; çok meratibin tayyına ve bir derece zamana muhtaçtır. Nur-u a’zam olan risalet ise akrebiyet-i İlâhiyenin inkişafı sırrına bakar ki bir ân-ı seyyale kâfidir. Onun için hadiste denilmiş: “Bir anda dönmüş, gelmiş.”

Şimdi, makam-ı istimada bulunan mülhide deriz ki: Madem bu kâinat gayet muntazam bir memleket, gayet muhteşem bir şehir, gayet müzeyyen bir saray hükmündedir; elbette onun bir hâkimi, bir maliki, bir ustası vardır.

Madem, böyle haşmetli bir Malik-i Zülcelâl, bir Hâkim-i Zülkemâl, bir Sâni-i Zülcemal vardır; hem madem umum o âleme, o memlekete, o şehre, o saraya alâkadarlık gösteren ve havâs ve duygularıyla umumuna münasebettar ve nazarı küllî olan bir insan vardır; elbette, o Sâni-i Muhteşem, o küllî nazarlı ve umumî şuurlu olan insan ile ulvî, a’zamî bir münasebeti bulunacaktır ve ona kudsî bir hitabı ve âlî bir teveccühü olacaktır.

Hem, madem Âdem Aleyhisselâmdan şimdiye kadar şu münasebete mazhar olanların içinde, âsârının şehadetiyle, yani Küre-i Arzın nısfını ve nev-i beşerin humsunu daire-i tasarrufuna aldığı ve kâinatın şekl-i manevîsini değiştirdiği, ışıklandırdığı gibi, en a’zamî bir mertebede, o münasebeti Muhammed-i Arabî Sallâllâhü Aleyhi Vesellem göstermiştir. Öyle ise, o münasebetin en a’zamî bir mertebesinden ibaret olan Mi’rac, ona elyak ve ona evfaktır.

Sözler, Otuz Birinci Söz (Mi’rac Risalesi), s. 634

LÛ­GAT­ÇE:

keramet-i kübra: En büyük keramet.

mertebe-i ulya: Çok yüce mertebe.

risalet: Peygamberlik.

şecere-i kâinat: Kâinat ağacı.

velâyet-i Ahmediye: Peygamber Efendimizin velâyet yönü, veliliği, kulluk mertebesi.

zıll: Gölge.

***

Medrese-i Yusufiye Mektupları

Mi’rac Gecesi, ikinci bir Kadir Gecesi hükmündedir

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Leyle-i Mi’rac, ikinci bir Leyle-i Kadir hükmündedir. Bu gece mümkün oldukça çalışmakla kazanç birden bine çıkar. Şirket-i maneviye sırrıyla, inşaallah, her biriniz kırk bin dille tesbih eden bazı melekler gibi, kırk bin lisanla bu kıymettar gecede ve sevabı çok bu çilehanede ibadet ve duâlar edeceksiniz.Ve hakkımızda gelen fırtınada binden bir zarar olmamasına mukabil, bu gecedeki ibadetle şükredersiniz. Hem sizin tam ihtiyatınızı tebrik ile beraber, hak- kımızda inayet-i Rabbaniye pek zâhir bir surette tecelli ettiğini tebşir ederiz.

Said Nursî

***

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelâ: Sizin Leyle-i Mi’racınızı bütün ruh u canımla tebrik ederim.

Saniyen: Yirmi seneden beri bir dâvâmız ki, asayişe mümkün olduğu kadar Nur Şakirdleri dokunmuyorlar. Ve bize hücum edenlere, en başta emniyeti ve asayişi bozmak dâvâlarına bir emare ve dâvâmızı cerh etmeye bahane olması kuvvetle muhtemel bulunan bu hapis hâdisesi, inayet-i İlâhiye ile, harika bir tarzda, sizin sadâkat ve ihlâsınızın bir kerameti olarak yüzden bire indi, kubbe habbe edildi. Yoksa hakkımızda habbeyi kub- be yapanlar bundan istifade edip aleyhimizdeki iftiralarını çoklara inandıracaklardı.

Salisen: Beni merak etmeyiniz. Sizinle bir binada bulunmam, her zahmetimi ve sıkıntımı hiçe indirir. Zaten burada toplanmamızın çok cihetlerle ehemmiyeti var. Ve hizmet-i imaniyeye faydaları çoktur. Hatta bu defa, tetimme-i itirazdaki ehemmiyetli bazı hakikatler o altı makamata gidip tam dikkatlerini celb edip hükmünü bir derece onlarda icra etmesi, bütün sıkıntılarımızı hiçe indirdi.

Rabian: Mümkün olduğu kadar Nurlar’la meşguliyet hem sıkıntıları izale eder hem beş nevi ibadet sayılabilir.

Hamisen: Nurun dersleri vasıtasıyla, geçen musibet yüzden bire indi. Yoksa zemin ve zamanın nezaketi cihetiyle baruta ateş atmak hükmünde o tek habbe kubbeler olacaktı. Hatta resmî bir kısım memurlar demişler ki: “Nur dersini dinleyenler karışmadılar.” Eğer umum dersini dinleseydi hiçbir şey olmazdı. Siz mümkün olduğu kadar ikiliğe meydan vermeyiniz. Hapis sıkıntısına başkası ilâve olmasın. Mahpuslar dahi Nurcular gibi kardeş olsunlar, birbirinden küsmesinler.

Said Nursî

Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 524-525

LÛ­GAT­ÇE:

izale etmek: Ortadan kaldırmak.

Leyle-i Kadir: Kadir Gecesi; Kur’ân’ın indirildiği, Ramazan ayında gizli olan mübarek gece.

Leyle-i Mi’rac: Mi’rac Gecesi, Peygamberimizin (asm) Mi’rac mu’cizesinin gerçekleştiği gece.

tetimme-i itiraz: İtiraz yazısını tamamlayıcı yazı.

Okunma Sayısı: 2970
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı