"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ölmüş kalpler nur-u hidayetle diriliyor

Risale-i Nur'dan
18 Şubat 2018, Pazar
Hazret-i Mûsa Aleyhisselâmın bir mu’cizesini beyan eden, “Biz ona ‘Asanı taşa vur’ demiştik. Asasını vurduğu yerden on iki pınar fışkırdı.” (Bakara Sûresi: 60.) (ilâ âhir) bu âyet işaret ediyor ki, zemin tahtında gizli olan rahmet hazinelerinden, basit aletlerle istifade edilebilir.

Hatta taş gibi bir sert yerde, bir asa ile, âb-ı hayat celb edilebilir. İşte şu âyet, bu mana ile beşere der ki: “Rahmetin en lâtîf feyzi olan âb-ı hayatı, bir asa ile bulabilirsiniz. Öyle ise, haydi çalış, bul!”

Cenâb-ı Hak şu âyetin lisan-ı remziyle manen diyor ki: “Ey insan! Madem Bana itimad eden bir abdimin eline öyle bir asa veriyorum ki, her istediği yerde âb-ı hayatı onunla çeker. Sen de Benim kavânîn-i rahmetime istinad etsen, şöyle, ona benzer veyahut ona yakın bir aleti elde edebilirsin. Haydi et!”

İşte, beşer terakkiyatının mühimlerinden birisi, bir aletin icadıdır ki, ekser yerlerde vurulduğu vakit suyu fışkırtıyor. Şu âyet, ondan daha ileri, nihayat ve gâyât-ı hududunu çizmiştir. Nasıl ki evvelki âyet, şimdiki hâl-i hazır tayyareden çok ileri nihayetlerinin noktalarını tayin etmiştir.

Hem meselâ, Hazret-i İsa Aleyhisselâmın bir mu’cizesine dair “Allah’ın izniyle anadan doğma körleri ve alaca hastalığına tutulanları iyileştirir ve ölüleri diriltirim.” (Âl-i İmran Sûresi: 49.) Kur’ân, Hazret-i İsa Aleyhisselâmın nasıl ahlâk-ı ulviyesine ittibaa beşeri sarihan teşvik eder; öyle de, şu elindeki san’at-ı âliyeye ve tıbb-ı Rabbanîye remzen tergib ediyor. 

İşte şu ayet işaret ediyor ki: “En müzmin dertlere dahi derman bulunabilir. Öyle ise, ey insan ve ey musîbetzede benî Âdem! Me’yus olmayınız. Her dert, ne olursa olsun, dermanı mümkündür. Arayınız, bulunuz! Hatta, ölüme de muvakkat bir hayat rengi vermek mümkündür.”

Cenâb-ı Hak, şu âyetin lisan-ı işaretiyle manen diyor ki: “Ey insan! Benim için dünyayı terk eden bir abdime iki hediye verdim: Biri manevî dertlerin dermanı, biri de maddî dertlerin ilâcı. İşte, ölmüş kalpler nur-u hidayetle diriliyor. Ölmüş gibi hastalar dahi, onun nefesiyle ve ilâcıyla şifa buluyor. Sen de benim eczahane-i hikmetimde her derdine deva bulabilirsin. Çalış, bul! Elbette, ararsan bulursun.”

Sözler, Yirminci Söz, s. 286

Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları

İhlâs dersini tam almak için kader bizi çağırdı

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Bu kaza-i İlâhînin adalet-i kaderiye noktasında, yeni talebelerden bir kısım zatların sırr-ı ihlâsa muvafık olmayan dünya cihetini de Risale-i Nur ile arzu etmesinden, bazı menfaatperest rakipleri karşısında bulup, yirmi beş sene evvel aslı yazılan ve sekiz sene zarfında bir-iki defa elime geçen ve aynı vakitte kaybettirilen Beşinci Şuâ benden uzak bir yerde ele geçmesiyle, o hoca bozması gibi kıskançlar, onunla adliyeyi evhamlandırdılar. Aynı vakit, benim arzu ettiğim yeni harfler ile Miftahü’l-İman mecmuası yerine Âyetü’l-Kübra muvafakatim olmadan tab olması ve nüshaları gelmesi hükûmete aksetmiş, iki mesele birbiriyle karıştırılmış. Güya, Kanun-u Medeniyeye karşı o Beşinci Şuâ tab edilmiş diye, ehl-i garaz, bir habbeyi yüz kubbe yaparak gadren bizleri şu çilehaneye soktu. Fakat kader-i İlâhî ise, menfaatimiz için buraya sevk etti ve eski zamanlarda ihtiyârî çilehanelerin sevap noktasında çok fevkinde sevabdar etmek sırrıyla, bizi, ihlâs dersini tam almak ve hakikaten kıymetsiz olan dünya umuruna karşı alâkalarımızı ta’dil etmek için yine Medrese-i Yusufiyeye çağırdı.

Ehl-i dünya evhamına karşı deriz:

Yedinci Şuâ baştan aşağıya kadar imandır; aldanmışsınız. Ve gayet mahrem tutulan ve şiddetli taharrîlerde bizde bulunmayan ve aslı yirmi sene evvel yazılan Beşinci Şuâ bütün bütün ayrıdır. Biz, bunun değil tab’ına, belki bu zamanda hiç kimseye göstermesine razı olmamakla beraber, orada doğru çıkmış bir ihbar-ı gaybîdir; mübareze etmiyor.

Şuâlar, On Üçüncü Şuâ, s. 326-327

Okunma Sayısı: 2505
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı